Sağ nedir ?

Sinan

Global Mod
Global Mod
Sağ Nedir? – Bir Kelimenin Hayata Dair Hikâyesi

Selam dostlar,

Bu akşam kafamda dolanan bir kelimeyi sizlerle konuşmak istedim: “sağ.” Evet, basit bir kelime gibi duruyor ama düşündükçe ne kadar derin anlamlar taşıdığını fark ettim. “Sağ olmak”, “sağduyu”, “sağlam”, “sağlık”... Hepsi birbirine dokunan, ama bambaşka dünyalara açılan kapılar.

Bir yandan istatistiklere göz attım, bir yandan da çevremdeki insanların hikâyelerini dinledim. Sonra düşündüm: “Sağ nedir gerçekten?” Sadece bedenin mi, yoksa ruhun da sağ olması mı?

Bugün sizlerle hem verilerden hem de kalpten gelen hikâyelerden beslenen bir yolculuğa çıkmak istiyorum.

---

Sağ Kalmak: Sadece Hayatta Olmak mı?

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, sağlıklı olmak sadece hastalık veya sakatlık durumunun olmaması değil; bedensel, ruhsal ve sosyal anlamda tam bir iyilik halidir.

Yani sağ olmak, nefes almakla bitmiyor.

İnsan bedenen sağ, ama ruhen yorgun olabilir. İşte o zaman “sağ” kelimesi bir yarım kalmışlık hissi taşıyor.

Bir araştırmaya göre Türkiye’de her 10 kişiden 7’si “kendini bedenen sağlıklı hissettiğini” söylüyor ama aynı kişilerden yalnızca 3’ü “kendimi ruhsal olarak iyi hissediyorum” diyor. Demek ki, sağ olmak bir bütün; sadece ilaçla değil, sevgiyle, güvenle, huzurla da ilgisi var.

---

Bir Baba, Bir Anne ve Sağlığın Farklı Yüzleri

Geçen hafta mahalledeki parkta bir baba ile sohbet ettim. 45 yaşlarında, inşaat sektöründe çalışıyor. “Benim için sağ demek, sabah işe gidebilmek demek kardeşim,” dedi. “Ellerim titremesin, dizlerim tutsun, çocuklarımın rızkını çıkarayım, yeter.”

O anda fark ettim; erkekler için “sağ olmak” çoğu zaman bir görev sürdürebilme hali. Pratik, net, sonuç odaklı. Hayatta kalmak değil, sorumlulukları yerine getirebilmek.

Aynı akşam komşum Ayşe teyze ile konuştum. “Kızım,” dedi, “benim sağlığım torunlarımın kahkahasında gizli.” Onun için sağ olmak, bir topluluk içinde var olmak, sevdiklerinin yüzünü güldürmekti.

Kadınlar içinse sağlık çoğu zaman bir bağ kurabilme hali. Duygusal, ilişkisel, kalpten bir bağ.

İşte burada anladım: “Sağ” kelimesinin iki yüzü var.

Biri bedene, diğeri ruha dokunuyor.

Ve her iki yüzü de yaşamın anlamını tamamlıyor.

---

Veriler Ne Diyor?

TÜİK’in 2024 verilerine göre, Türkiye’de ortalama yaşam süresi kadınlarda 81, erkeklerde 75. Bu fark, sadece biyolojik değil, psikolojik de.

Erkekler duygularını paylaşmadığı için stresle daha içe dönük baş ediyor, bu da sağlıklarını sessizce kemiriyor.

Kadınlar ise duygusal yüklerini paylaşma konusunda daha açık oldukları için, sosyal bağları sayesinde “ruhsal sağlıkta” daha dirençli çıkıyorlar.

Ama bir diğer çarpıcı veri şu:

Her üç kadından biri, “başkalarının iyiliği için kendi sağlığını ihmal ettiğini” söylüyor.

Yani kadınlar başkalarının mutluluğunu sağlıklı kalmanın önüne koyuyor.

Erkekler ise “ben hastalanmam” diyerek, doktora gitmeyi erteleyenlerin başında geliyor.

Görüyorsunuz ya, “sağ” kelimesi ne kadar basit görünse de içinde insanlığın bütün çelişkilerini taşıyor.

---

Bir Hikâye: Sağlığın Sessiz Kahramanı

Bir tanıdığım var, adı Selim. Otuz beş yaşında, yazılım mühendisi. Her gün sabah dokuz, akşam altı; masa başında, ekran karşısında. “Kendimi sağ hissediyorum,” derdi hep. Ta ki bir sabah elini kaldıracak gücü bulamayınca hastaneye gidene kadar.

Doktor, “stres kaynaklı kas yorgunluğu ve anksiyete” dedi.

Selim’in cümlesi aklımda kaldı:

— “Ben bedenimi besledim ama ruhumu aç bıraktım.”

Aynı dönem, Selim’in eşi Derya yoga yapmaya, meditasyon kursuna gitmeye başlamıştı. “Bedenimle barışınca ruhum da sakinleşti,” diyordu.

İşte o anda, “sağ” kelimesinin sadece bir varlık hali değil, bir farkındalık hali olduğunu gördüm.

---

Sağduyu: Sağlığın Kardeşi

Bir de “sağduyu” var…

Kelimenin içinde “sağ” olmanın dinginliği gizli.

Yani sadece doğruyu görmek değil, onu hissedebilmek.

Toplumda bu kelimeyi en çok kullananlar da genellikle kadınlar. Çünkü onlar duygularıyla düşünür, kalpleriyle ölçerler.

Erkekler ise çoğu zaman “mantık sağlığına” yaslanır; plan yapar, hesaplar, sonuç odaklıdır.

Ama bir toplumun gerçekten “sağduyulu” olması, her iki bakışın da birleşmesinden doğar.

Birinin mantığı, diğerinin merhametiyle buluştuğunda “insanlık” dediğimiz o denge ortaya çıkar.

---

Sağ Olmak, Sağ Kalmak, Sağ Düşünmek

Hayatın içinden baktığımızda, sağ olmak aslında bir zincir gibidir.

Bir ucunda beden vardır: uyku, beslenme, hareket.

Diğer ucunda ise ruh: sevgi, umut, inanç.

Bu zincirin herhangi bir halkası koptuğunda, insan “tam” olmaktan çıkar.

Sağ olmak, bazen sabah kahvesini huzurla içebilmektir.

Bazen annesinin “iyi misin yavrum?” demesidir.

Bazen de hiç tanımadığın birinin “geçmiş olsun” mesajıdır.

Yani sağ olmak, sadece yaşamak değil, yaşamı hissedebilmektir.

---

Forumdaşlara Birkaç Soru...

Sizce sağ olmak sadece bedensel bir durum mu, yoksa ruhun da bir payı var mı?

Hayatınızda “sağ olmanın değerini” en çok ne zaman fark ettiniz?

Kadınların “duygusal sağlığı”, erkeklerin “pratik sağlığı” kadar önemli mi sizce?

Ya da belki ikisini birleştiren bir üçüncü yol mu var: “sağduyulu yaşamak.”

Gelin, bu başlıkta birlikte konuşalım.

Çünkü “sağ” dediğimiz şey, sadece bir kelime değil; hepimizin yaşam hikâyesinin kalbinde atan bir anlam.
 
Üst