Divan olmak ne demek ?

Sinan

Global Mod
Global Mod
Merhaba dostlar,

Hepimizin kulağına farklı bağlamlarda çalınan bir kelime var: “Divan olmak”. Kimimiz için Osmanlı’dan kalma resmi bir kurumun adı, kimimiz için ise günlük hayatta kullanılan bir deyim. Ama işin aslına baktığımızda, bu kavramın hem geçmişte hem de gelecekte toplumsal, kültürel ve hatta bireysel düzeyde farklı anlamlara geldiğini görüyoruz. Ben de bu başlıkta, sizlerle beraber “Divan olmak ne demek?” sorusunu tartışmak ve geleceğe yönelik bazı tahminlerde bulunmak istiyorum.

Divan Olmak: Geçmişten Bugüne

Tarihsel kökenine bakarsak “divan”, Osmanlı döneminde padişahın danışma kurulu ya da devlet işlerinin görüşüldüğü yüksek meclis anlamına gelirdi. Yani “divan olmak” deyimi, karar veren, yol gösteren, otorite sahibi bir konumda bulunmakla özdeşleşmişti. Zamanla bu kavram, günlük dilde daha çok “sohbet ortamı kurmak”, “meclis olmak”, “bir araya gelmek” gibi sosyal anlamlara kaydı.

Bugün bir araya gelip meseleleri tartıştığımız bir ortamı “divan” diye tanımlamak hâlâ kulağa tanıdık gelir. Ancak gelecekte bu kavramın anlamı, dijitalleşmeyle birlikte farklılaşacak gibi görünüyor.

Erkeklerin Stratejik Tahminleri: Dijital Divanlar

Erkeklerin çoğunlukla stratejik bakış açısıyla yaklaştığını görüyoruz. Bir erkek forumdaşımın söylediğini duyar gibiyim: “Gelecekte divan, Zoom toplantılarından ibaret olacak.” Gerçekten de dijitalleşmenin artmasıyla “divan olmak” deyimi, belki de artık sanal meclisler, online danışma kurulları ya da yapay zekâ destekli karar platformları anlamına gelecek.

Düşünün; gelecekte devletler ya da şirketler, karar süreçlerinde yapay zekâdan destek alan “dijital divanlar” kuracak. Stratejik planlamada hız ve veri odaklı analizlerin ön planda olduğu bu yeni divan anlayışı, geçmişin ağırbaşlı, uzun müzakere süreçlerinden çok farklı bir yapıya bürünecek. Erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımı bu noktada “nasıl daha verimli, hızlı ve kesin kararlar alınır?” sorusuna odaklanıyor.

Kadınların İnsan Odaklı Tahminleri: Empatik Divanlar

Kadınlar ise “divan olmak” kavramını daha çok insani ilişkiler, toplumsal etkiler ve dayanışma bağlamında değerlendiriyor. Onlara göre geleceğin divanları, sadece karar veren elit gruplardan oluşmayacak. Bunun yerine toplumun her kesiminden insanların sesini duyurabileceği kapsayıcı platformlar hâline gelecek.

Belki de kadın forumdaşlarımızın öngördüğü gibi, gelecekte divan olmak “fikirlerin demokratik paylaşımı” demek olacak. Yapay zekâ moderatörlüğünde yürütülen ama her bireyin katkı sağlayabildiği forum benzeri yapılar, insan odaklı ve empatik kararların önünü açacak. Yani divan, sadece stratejik değil, aynı zamanda duygusal zekânın da değer gördüğü bir alan hâline dönüşecek.

Divan Olmak ve Sosyal Sınıflar

Tarih boyunca divan, genelde elitlerin oturduğu bir masa olarak görülmüştü. Ancak gelecekte bu sınıfsal ayrışmanın kırılma ihtimali yüksek. Bugün sosyal medyanın sağladığı görünürlük, sıradan bir yurttaşın bile toplumsal meselelerde sesini duyurmasını sağlıyor.

Belki de geleceğin divanları, “elitlerin değil halkın masası” olacak. Özellikle genç kuşakların katılımıyla, sınıf farklarının törpülendiği, yatay hiyerarşili yapılar öne çıkabilir. Peki sizce gelecekte bu idealist yaklaşım gerçek olabilir mi, yoksa yine güçlülerin elinde mi kalır?

Geleceğe Dair Sorular

– Sizce “divan olmak” deyimi, 50 yıl sonra hâlâ geleneksel bir çağrışım mı yapacak yoksa tamamen dijital bir karşılığı mı olacak?

– Erkeklerin öngördüğü stratejik, hızlı ve verimlilik odaklı divan modeli mi daha baskın olur, yoksa kadınların dile getirdiği empatik, katılımcı ve toplumsal divan modeli mi?

– Sınıfsal ayrımlar gelecekte divan anlayışında tamamen ortadan kalkabilir mi? Yoksa güç ilişkileri, tıpkı geçmişte olduğu gibi, yine karar verici masalarda kendini mi gösterecek?

Sonuç: Geçmişin Gölgeleri, Geleceğin Işıkları

“Divan olmak” kavramı, geçmişte devlet yönetiminden sosyal ilişkilerimize kadar birçok alanda kendine yer buldu. Bugün hâlâ bu kavramı kullanıyoruz, ancak gelecekte onun ne anlama geleceği bizlerin onu nasıl şekillendireceğine bağlı. Erkeklerin stratejik, kadınların ise insan odaklı yaklaşımları birleştiğinde belki de ortaya hem verimli hem de empatik bir divan modeli çıkacak.

Belki 100 yıl sonra “divan” kelimesini duyduğumuzda, aklımıza bir devlet dairesi değil, hologramlarla yürütülen bir topluluk toplantısı ya da herkesin sesini duyurabildiği dijital forumlar gelecek.

Siz ne dersiniz? Geleceğin divanları sizce nasıl şekillenecek?

Ben bu tartışmayı başlatıyorum, şimdi sözü size bırakıyorum.
 
Üst