Bilal Erdoğan, 15 Temmuz gecesi yaşananları birinci sefer anlattı: Tarabya’nın üzerinde F-16’lar uçuyordu Bilal Erdoğan, “Cumhurbaşkanımızın Marmaris’ten İstanbul’a gelmesi, tankın üstüne çıkmaktan daha riskliydi. Tank değil savaş uçağının karşısına çıkmak üzere bir şey yapmış oldu.” dedi.
Dünya Etnospor Konfederasyonu Lideri Bilal Erdoğan, 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünde yaşadıklarını birinci defa SABAH’tan Harun Sekmen’e deklare etti.
29 Eylül-2 Ekim içinde düzenlenen aktiflik kapsamında SABAH’a özel açıklamalarda bulunan Erdoğan, “Cumhurbaşkanımızın Marmaris’ten İstanbul’a gelmesi, aslında tankın üstüne çıkmaktan epeyce daha riskli bir şeydi bence. Savaş uçağının karşısına çıkmak üzere bir şey yapmış oldu” tabirlerini kullandı.
Bilal Erdoğan şu açıklamalarda bulundu:
TARABYA’NIN ÜZERİNDE F-16’LAR UÇUYORDU
“15 Temmuz gecesi biz ailemle bir arada Cumhurbaşkanlığı’nın Tarabya yerleşkesindeydik. Çocuklar bu biçimde ufaktı. Çocukları yatırma saatiydi. Arkadaşlarımdan bir iki ileti geldi. Bir iki fotoğraf karesi… Saat herbiçimde 21.30-22.00 ortasıydı. ‘Ne oluyor?’, ‘Ne gidiyor’ derken, o sırada alışılmış Cumhurbaşkanımız Marmaris’te. Bende bir meyil var. Gereğince bir şey için çaba göstermeden Cumhurbaşkanımıza ulaşmak istemiyorum. Öteki arkadaşlarımdan, bilme ihtimali olan insanlara ileti atıyorum, öğrenmeye çalışıyorum. Bu esnada Selçuk beyefendiler (Selçuk Bayraktar) ve aileden Avrupa Yakası’nda oturan bireyler yanımıza geldiler. Cumhurbaşkanımızla haberleşmeye başladık. Cumhurbaşkanımız epeyce erkenden İstanbul’a gelme sonucunı vermişti. Onu öğrendik. Tarabya’nın üzerinde F-16’lar uçuyor.
DİRENME KARARINI EN BAŞTA VERMİŞTİ
İstanbul’a gelirken, başına bir şey geleceği telaşı bizde hâkimdi. Cumhurbaşkanımızın bu biçimde bir şey olması halinde, ‘Biz tankların karşısında dururuz’ deyişi ve bizle de bunu paylaştığına şahidim. Cumhurbaşkanı bir şey dediyse olağan olarak yapar. Ve diğerleri üzere değil. Diğerleri da tankların üzerine gideceğini söylemişti. Lakin onların onu yapamayacağını biliyorduk, yapmadıklarını da gördük. Cumhurbaşkanımızın Marmaris’ten İstanbul’a gelmesi, aslında tankın üstüne çıkmaktan fazlaca daha riskli bir şeydi bence.
Savaş uçağının karşısına çıkmak üzere bir şey yapmış oldu Cumhurbaşkanımız. Yanında olan aile efradı da tıpkı tehlikeye, riske katıldılar. Önderleri önder yapan bu biçimde güç anlarda verdikleri kararlardır. İstanbul’a geldiler. Biz de Selçuk beyefendilerle havaalanına gerçek yola çıktık. Yollarda insan seli olmuştu. Tarabya’dan Atatürk Havalimanı’na gittik. Biz havalimanına intikal ettiğimiz esnada onların uçağı da aslına bakarsan indi. Olağan Allah korudu.
NAMLUSUNU BİZE DOĞRULTTU
Cumhurbaşkanımız havaalanına geldi. Sabaha kadar etrafımızda helikopterler uçtu. Helikopterin namlusunu bize doğrulttuğunu gördük. Etrafta o kadar fazlaca insan vardı ki. Beşerler yerlerde uyuyor, yatıyordu Cumhurbaşkanımızın olduğu binanın etrafında. ötürüsıyla demek ki Allah Cumhurbaşkanımızın kalbine verdiği cüreti darbecilere vermedi. Alışılmış ki 250’nin üzerinde insanımızı katlettiler. Biz özünde bu kısmın korkak olduğunu biliyorduk. Korkarlar bu biçimde şeylere yeltendiğinde, sonunda hadlerini halkımız onlara bildirdi. Rabbim Cumhurbaşkanımızı korudu. O yüreğinden, o samimiyetinden dolayı da halk ona sahip çıktı. Türk milleti gerisinde yürüyebileceğini bildiği vakit dünyanın sonuna kadar yürekle yürür. Artık de sanırım 15 Temmuz’da gösterdiğimiz o yürüyüşü sürdürüyoruz.”
Dünya Etnospor Konfederasyonu Lideri Bilal Erdoğan, 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünde yaşadıklarını birinci defa SABAH’tan Harun Sekmen’e deklare etti.
29 Eylül-2 Ekim içinde düzenlenen aktiflik kapsamında SABAH’a özel açıklamalarda bulunan Erdoğan, “Cumhurbaşkanımızın Marmaris’ten İstanbul’a gelmesi, aslında tankın üstüne çıkmaktan epeyce daha riskli bir şeydi bence. Savaş uçağının karşısına çıkmak üzere bir şey yapmış oldu” tabirlerini kullandı.
Bilal Erdoğan şu açıklamalarda bulundu:
TARABYA’NIN ÜZERİNDE F-16’LAR UÇUYORDU
“15 Temmuz gecesi biz ailemle bir arada Cumhurbaşkanlığı’nın Tarabya yerleşkesindeydik. Çocuklar bu biçimde ufaktı. Çocukları yatırma saatiydi. Arkadaşlarımdan bir iki ileti geldi. Bir iki fotoğraf karesi… Saat herbiçimde 21.30-22.00 ortasıydı. ‘Ne oluyor?’, ‘Ne gidiyor’ derken, o sırada alışılmış Cumhurbaşkanımız Marmaris’te. Bende bir meyil var. Gereğince bir şey için çaba göstermeden Cumhurbaşkanımıza ulaşmak istemiyorum. Öteki arkadaşlarımdan, bilme ihtimali olan insanlara ileti atıyorum, öğrenmeye çalışıyorum. Bu esnada Selçuk beyefendiler (Selçuk Bayraktar) ve aileden Avrupa Yakası’nda oturan bireyler yanımıza geldiler. Cumhurbaşkanımızla haberleşmeye başladık. Cumhurbaşkanımız epeyce erkenden İstanbul’a gelme sonucunı vermişti. Onu öğrendik. Tarabya’nın üzerinde F-16’lar uçuyor.
DİRENME KARARINI EN BAŞTA VERMİŞTİ
İstanbul’a gelirken, başına bir şey geleceği telaşı bizde hâkimdi. Cumhurbaşkanımızın bu biçimde bir şey olması halinde, ‘Biz tankların karşısında dururuz’ deyişi ve bizle de bunu paylaştığına şahidim. Cumhurbaşkanı bir şey dediyse olağan olarak yapar. Ve diğerleri üzere değil. Diğerleri da tankların üzerine gideceğini söylemişti. Lakin onların onu yapamayacağını biliyorduk, yapmadıklarını da gördük. Cumhurbaşkanımızın Marmaris’ten İstanbul’a gelmesi, aslında tankın üstüne çıkmaktan fazlaca daha riskli bir şeydi bence.
Savaş uçağının karşısına çıkmak üzere bir şey yapmış oldu Cumhurbaşkanımız. Yanında olan aile efradı da tıpkı tehlikeye, riske katıldılar. Önderleri önder yapan bu biçimde güç anlarda verdikleri kararlardır. İstanbul’a geldiler. Biz de Selçuk beyefendilerle havaalanına gerçek yola çıktık. Yollarda insan seli olmuştu. Tarabya’dan Atatürk Havalimanı’na gittik. Biz havalimanına intikal ettiğimiz esnada onların uçağı da aslına bakarsan indi. Olağan Allah korudu.
NAMLUSUNU BİZE DOĞRULTTU
Cumhurbaşkanımız havaalanına geldi. Sabaha kadar etrafımızda helikopterler uçtu. Helikopterin namlusunu bize doğrulttuğunu gördük. Etrafta o kadar fazlaca insan vardı ki. Beşerler yerlerde uyuyor, yatıyordu Cumhurbaşkanımızın olduğu binanın etrafında. ötürüsıyla demek ki Allah Cumhurbaşkanımızın kalbine verdiği cüreti darbecilere vermedi. Alışılmış ki 250’nin üzerinde insanımızı katlettiler. Biz özünde bu kısmın korkak olduğunu biliyorduk. Korkarlar bu biçimde şeylere yeltendiğinde, sonunda hadlerini halkımız onlara bildirdi. Rabbim Cumhurbaşkanımızı korudu. O yüreğinden, o samimiyetinden dolayı da halk ona sahip çıktı. Türk milleti gerisinde yürüyebileceğini bildiği vakit dünyanın sonuna kadar yürekle yürür. Artık de sanırım 15 Temmuz’da gösterdiğimiz o yürüyüşü sürdürüyoruz.”