Türkiye’nin ikinci büyük gölü Tuz Gölü de yok oluyor! Konya Teknik Üniversitesi Mühendislik ve Tabiat Bilimleri Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muazzez Çelik Karakaya, tedbir alınmadığı takdirde 30 yıla kadar gölün kaybedileceğini belirtti.
Konya, Ankara ve Aksaray hudutları ortasında yer alan ve kapalı göl olma özelliği taşıyan Tuz Gölü, başta flamingolar olmak üzere yüzlerce kuşa konut sahipliği yapıyor.
Türkiye’nin tuz gereksiniminin da yarıdan fazlasını karşılayan göl, turizm açısında da kıymetli yerli tutuyor.
1600 kilometrekare yözölçüme sahip göl, Şereflikoçhisar’dan gelen Peçen Çayı ile Aksaray’dan gelen Melendiz Çayı ve etrafındaki öbür derelerden besleniyor.
İklim değişikliği ve bölgedeki bilinçsiz ziraî sulama niçiniyle Tuz Gölü her geçen gün kuruyup, küçülüyor.
Tuz Gölü ile ilgili TÜBİTAK dayanağıyla araştırmalar yapan Prof. Dr. Muazzez Çelik Karakaya, havzada 1700 metreye kadar inen sondajlar gerçekleştirip karşılaştırmalar yaptıklarını söylemiş oldu.
Gölün daha evvel Karapınar ve Ereğli’ye kadar uzandığını belirten Prof. Dr. Karakaya, ‘Jeolojik devirde 5 ile 8 milyon yıl evvel, Akdeniz’in bölgeye ilerlemesi ve bu ilerleyen deniz suyunun sonrasındasındaki yükselmelerle hapsolması ve buharlaşma daha sonrasındaki deniz suyunun, bu tuz yataklarını ve devamında da soda yataklarını oluşturduğunu tespit ettik. Bu sonuçlarımız dört memleketler arası mecmuada yayınlandı” dedi.
Prof. Dr. Karakaya, göldeki tuzun başta besin, kimya sanayi ve tarım olmak üzere 30 alanda kullanıldığını kaydetti. Gölün her geçen gün küçüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Karakaya, 1930’dan beri yaklaşık yüzde 30’luk bir küçülme yaşandığını tabir etti.
Prof. Dr. Karakaya, ”1930’lu senelerdan bu yana Tuz Gölü’nde önemli bir küçülme var. Global ısınmaya bağlı su azaldığı için tuz çökelimi de azalacaktır. Bu durum tuz yataklarından işletme yapan firmaları iktisat taraftan makûs etkileyecek. Kültürel olarak da olumsuz sonuçlara yol açacak. Zira bölgede yüzden çok kuş barınmaktadır” diye konuştu.
Sorunun sadece bununla sonlu olmadığını belirten Karakaya, “Suyun azalmasıyla tuz çökelmesi oluşmazsa, gölün yüzeyinde killi bir sedim alan oluşacak. Bu da epeyce fazla toz taşınması demek ve bu durum biroldukça teneffüs hastalığına yol açabilir” dedi.
Global ısınmanın etkisinin giderek büyüdüğünü tabir eden Prof. Dr. Karakaya, ”Eğer tedbir alınmazsa 20-30 yıla kadar Tuz Gölü’nü etap evre kaybedebiliriz. Tuz Gölü’nde yapılan jeofizik araştırmalarında, gölün altında hayli büyük mağaralar ve negatif anomaliler var. ötürüsıyla yüzeyden havzaya su bastığımızda bu suyun bir kısmını kayıp da edebiliriz. Pekala, Tuz Gölü’nü nasıl kurtaracağız? Göle bağlı küçük derelerdeki suyu ziraî alanda daha az kullanarak göle su taşınabilir” dedi.
Tuz Gölü havzasının 2000 yılında müdafaa altına alındığını da hatırlatan Prof. Dr. Karakaya, gölün kuruyan kısımlarında düzgünleştirme yapıldığı takdirde tarıma elverişli hale gelebileceğini kaydetti.
Konya, Ankara ve Aksaray hudutları ortasında yer alan ve kapalı göl olma özelliği taşıyan Tuz Gölü, başta flamingolar olmak üzere yüzlerce kuşa konut sahipliği yapıyor.
Türkiye’nin tuz gereksiniminin da yarıdan fazlasını karşılayan göl, turizm açısında da kıymetli yerli tutuyor.
1600 kilometrekare yözölçüme sahip göl, Şereflikoçhisar’dan gelen Peçen Çayı ile Aksaray’dan gelen Melendiz Çayı ve etrafındaki öbür derelerden besleniyor.
İklim değişikliği ve bölgedeki bilinçsiz ziraî sulama niçiniyle Tuz Gölü her geçen gün kuruyup, küçülüyor.
Tuz Gölü ile ilgili TÜBİTAK dayanağıyla araştırmalar yapan Prof. Dr. Muazzez Çelik Karakaya, havzada 1700 metreye kadar inen sondajlar gerçekleştirip karşılaştırmalar yaptıklarını söylemiş oldu.
Gölün daha evvel Karapınar ve Ereğli’ye kadar uzandığını belirten Prof. Dr. Karakaya, ‘Jeolojik devirde 5 ile 8 milyon yıl evvel, Akdeniz’in bölgeye ilerlemesi ve bu ilerleyen deniz suyunun sonrasındasındaki yükselmelerle hapsolması ve buharlaşma daha sonrasındaki deniz suyunun, bu tuz yataklarını ve devamında da soda yataklarını oluşturduğunu tespit ettik. Bu sonuçlarımız dört memleketler arası mecmuada yayınlandı” dedi.
Prof. Dr. Karakaya, göldeki tuzun başta besin, kimya sanayi ve tarım olmak üzere 30 alanda kullanıldığını kaydetti. Gölün her geçen gün küçüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Karakaya, 1930’dan beri yaklaşık yüzde 30’luk bir küçülme yaşandığını tabir etti.
Prof. Dr. Karakaya, ”1930’lu senelerdan bu yana Tuz Gölü’nde önemli bir küçülme var. Global ısınmaya bağlı su azaldığı için tuz çökelimi de azalacaktır. Bu durum tuz yataklarından işletme yapan firmaları iktisat taraftan makûs etkileyecek. Kültürel olarak da olumsuz sonuçlara yol açacak. Zira bölgede yüzden çok kuş barınmaktadır” diye konuştu.
Sorunun sadece bununla sonlu olmadığını belirten Karakaya, “Suyun azalmasıyla tuz çökelmesi oluşmazsa, gölün yüzeyinde killi bir sedim alan oluşacak. Bu da epeyce fazla toz taşınması demek ve bu durum biroldukça teneffüs hastalığına yol açabilir” dedi.
Global ısınmanın etkisinin giderek büyüdüğünü tabir eden Prof. Dr. Karakaya, ”Eğer tedbir alınmazsa 20-30 yıla kadar Tuz Gölü’nü etap evre kaybedebiliriz. Tuz Gölü’nde yapılan jeofizik araştırmalarında, gölün altında hayli büyük mağaralar ve negatif anomaliler var. ötürüsıyla yüzeyden havzaya su bastığımızda bu suyun bir kısmını kayıp da edebiliriz. Pekala, Tuz Gölü’nü nasıl kurtaracağız? Göle bağlı küçük derelerdeki suyu ziraî alanda daha az kullanarak göle su taşınabilir” dedi.
Tuz Gölü havzasının 2000 yılında müdafaa altına alındığını da hatırlatan Prof. Dr. Karakaya, gölün kuruyan kısımlarında düzgünleştirme yapıldığı takdirde tarıma elverişli hale gelebileceğini kaydetti.