Konformizm nedir felsefe ?

TasFirin

New member
Konformizm ve İnsan Doğası: Bir Hikâye Üzerinden Felsefi Bir Bakış

Giriş: Düşüncelerinizi Paylaşın!

Merhaba arkadaşlar, sizlere biraz farklı bir şey anlatmak istiyorum. Bu yazıda, konformizmin ne olduğuna dair felsefi bir bakış açısı sunmaya çalışacağım ama bunu bir hikâye üzerinden yapacağım. O yüzden rahatlayın, kendinizi olayın içine katın ve karakterlerle birlikte bu kavramı keşfetmeye başlayın. Hikâyenin sonunda ise, bu kavramı nasıl anladığınızı merak ediyorum. Hazır mısınız? Başlıyoruz!

Bir Köyde Başlayan Hikâye: İki Farklı Yolda Yürüyen İnsanlar

Bir zamanlar, herkesin birbirini tanıdığı küçük bir köyde, iki yakın arkadaş vardı. Ali ve Elif… Aynı yaştaydılar, aynı okula gidiyorlar, ama hayatlarını farklı şekillerde yaşıyorlardı. Birbirlerine çok benzemiyor olsalar da, köydeki diğer herkes gibi, birbirlerine destek oluyorlardı.

Ali, çözüm odaklıydı, her şeyin bir yolu vardı, ona göre hiçbir sorun, mantıklı bir planla çözülemez değildi. Elif ise, her durumu duygusal ve ilişkisel bağlamda değerlendiriyordu. Onun için insanlar, duygular, anlayış ve empati her şeyden önce geliyordu.

Bir gün, köyün en büyük etkinliği olan hasat festivaline katılacaklardı. Köydeki geleneksel normlara uygun bir şekilde giyinmek, şarkılar söylemek, dans etmek ve herkesin birlikte vakit geçirdiği bu etkinlik, köydeki sosyal kabulün anahtarıydı. Ancak bu yıl farklı bir şey olmuştu. Elif, festivalde köyün normlarının dışında bir şey yapmak istiyordu. "Kendi kimliğimizi gösterebiliriz," diyordu. "Herkesin aynı şeyleri yapması gerekmiyor, belki de biz farklı olabiliriz."

Ali ise bu fikri hemen reddetti. "Ama herkes böyle yapıyor, biz de bu normlara uymalıyız. Bizi dışlamazlar, toplum içinde saygı görmek için uyum sağlamalıyız." Elif buna karşılık verdi: "Ama toplumsal normlar, bazen doğruyu ve yanlışın sınırlarını silikleştirir. Kendimizi ifade edebildiğimizde, gerçek benliğimizi bulabiliriz."

İşte bu noktada, her iki arkadaş da birbirlerine farklı bir bakış açısı sundu. Ali'nin yaklaşımı, dışsal bir düzene, toplumsal kabul ve başarıya yönelikti. Elif ise içsel bir doğruluk ve kişisel özgürlüğü savunuyordu. Peki, her iki bakış açısının da doğruluğu var mıydı?

Konformizm: Toplumsal Bir Gereklilik mi, Kişisel Bir Tercih mi?

Köydeki geleneksel normlara uymak, aslında bir konformizm örneğiydi. Ali, toplumsal yapının bir parçası olarak, bu normların dışına çıkmamak gerektiğine inanıyordu. Konformizm, felsefi açıdan, bireyin toplumsal baskılara göre şekil alması anlamına gelir. Toplum, bir arada yaşamanın bir yolunu bulmuştu ve normlara uymak, bireylerin toplumsal düzenin devamlılığını sağladığı bir mecra haline gelmişti.

Ancak Elif’in bakış açısı farklıydı. Onun için, konformizm bir tür “kendini kaybetme”ydi. Toplumsal normlar, bazen bireyin özgürlüğünü ve özgünlüğünü kısıtlar. Elif, bu tür normların bireyler üzerinde baskı yarattığını ve bu baskıların zamanla içselleştirilerek bireyi kendi kimliğinden uzaklaştırdığını düşünüyordu. Konformizm, bu noktada bir tür kimlik kaybı haline dönüşebilir, çünkü toplumsal beklentiler kişinin içsel doğrularından daha baskın hale gelir.

Erkeklerin Çözüm Odaklı, Kadınların Empatik Yaklaşımları: Farklı Perspektifler

Ali’nin çözüm odaklı yaklaşımının, erkeklerin genellikle konformizme dair daha stratejik bir bakış açısına sahip olduklarını gösterdiğini söylemek yanlış olmaz. Erkekler, çoğu zaman toplumsal normların onlara sunduğu imkanları, mantıklı bir şekilde kullanarak başarıya ulaşmayı hedeflerler. Ali, toplumun dışlayıcı olabileceği bir duruma düşmemek için, köydeki herkesin yaptığı gibi hareket etmek gerektiğini düşünüyordu. Onun için, toplumsal normlara uymak, hayatta kalmak için en sağlıklı yoldu.

Elif’in empatik bakış açısı ise, kadının toplumsal baskılarla daha çok ilişkilendirilen duygusal ve ilişkisel yönüne ışık tutuyordu. Kadınlar, tarihsel olarak toplumun beklentilerini karşılamak adına daha fazla içsel baskı hissederler. Elif, diğer insanlarla olan bağlarının değerine inanıyordu ve bu bağların, bireysel kimliklerden çok daha önemli olduğunu düşünüyordu.

Ali’nin bakış açısına göre, toplumun kabulünü kazanmak mantıklı bir çözümken, Elif’in bakış açısına göre, duygusal tatmin ve özgünlük, doğru yolu bulmanın anahtarıydı. İki arkadaş da farklı yönlerden doğruyu savunsa da, her ikisinin de bakış açısının geçerli olduğu durumlar vardı. Ancak bu farklılıkları anlamak, toplumsal normlar hakkında daha derin bir anlayış geliştirmemize yardımcı olabilir.

Tartışma ve Sonuç: Konformizm Ne Anlama Geliyor?

Hikâyenin sonunda, Elif ve Ali festivale katılmadılar. Birbirlerinin bakış açılarını daha iyi anladılar ve ortak bir yol bulmaya karar verdiler: Birlikte, köyün normlarına uyarak, ama aynı zamanda özgünlüklerini de yansıtarak bir etkinlik düzenlemeye karar verdiler. Hem toplumsal normları göz önünde bulundurdular, hem de bireysel kimliklerine zarar vermeden bu normların dışında kalmayı başardılar.

Konformizm, bazen toplumsal barışı sağlamak adına önemli bir unsur olabilir, ancak her zaman kişinin özgürlüğüyle çatışan bir durum değildir. Bireyler, toplumsal normlarla uyum sağlayarak kendi kimliklerini ve özgürlüklerini de koruyabilirler. Bu, her bireyin kendi içsel dengeyi bulmasıyla mümkün olur.

Peki, sizce konformizm, her zaman toplumsal düzenin gerekliliği midir? Yoksa bireysel özgürlüğü kısıtlayan bir faktör müdür? Hikâyenin sonunda siz hangi yolu seçerdiniz? Bu tür dengeyi nasıl kuruyorsunuz?

Tartışmaya katılın ve düşüncelerinizi bizimle paylaşın!

Kaynaklar:

Fromm, E. (1941). *Escape from Freedom. Farrar & Rinehart.

Arendt, H. (1951). *The Origins of Totalitarianism. Harcourt.
 
Üst