Çocuk ve gençlik yazınımızın kıymetli kalemlerinden Gülten Dayıoğlu, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan ‘Yanardağın Yankısı’ kitabında okurlarını gezegenimiz üzerine düşünmeye yönlendiriyor.
Romanda özel bir genç olan Dero’nun öyküsünü kaleme alan müellif, kahramanının daha küçük bir çocukken gökyüzünde gördüğü ve rengarenk bir ışık yayan yarık üzerinde öteki boyuta geçebildiğini fark etmesini ele alıyor.
Dero, bu olayın akabinde Tendürek Dağı’ndaki bir mağaraya yerleşip konutundan, arkadaşlarından, dünyadan soyutlanır fakat bir yandan da kainatın geleceği için harekete geçmesi gerektiğinin farkındadır.
344 Sayfa-35 TL
Beyoğlu’nun orta sokaklarında lirik bir yürüyüş
Daha evvel ‘Kadıköy’ün Kitabı’yla ‘geçmiş vakit içinderın, yerlerin, hatırlamaların rafında’ şahsi yaşanmışlıkların eşlik ettiği bir semt monografi kaleme alan Tamer Kütükçü, bu sefer birebir yordamı benimseyerek ‘bir daha esrarlı bir birinci gençlik düşünün’ gölgesinde bu sefer Beyoğlu’nu adımlıyor.
Ötüken Neşriyat’ın okura sunduğu ‘Bir Beyoğlu/Pera Hatırası’ Sıraselviler’den Cihangir’e, Gümüşsuyu’ndan Galatasaray’a, Tünel ve Galata’dan Talimhane ve Tarlabaşı’na, Azapkapı(sı)’ndan Hasköy ve Sütlüce’ye yolları, bağları, tekkeleri, mezarları, otelleri, sinema ve pasajları hem diğerlerinin anıları hem öznel bir tarihin harmanında yoğurarak anlatıyor.
267 Sayfa- 50 TL
‘Kendi içime dönmek âlâ sonuçlar vermedi bana…’
‘Oh Kaos’ ve ‘Tüm Kışları Unutan Adam’ kitaplarının muharriri Kaan Burak Şen’in 21 hikayesi ‘Mutlu Kemikler’ ismiyle Küsurat Yayınları tarafınca okurla buluşturuldu. Belgesel ve kısa sinema çalışmalarıyla da tanınan muharrir, absürtlükle donattığı hikayelerinden oluşan kitapta sevgiye, seyahatlere, intiharlara ve mutluluğa dair müşahedelerini okurunun zihnini de harekete geçiren bir ustalıkla anlatıyor.
‘Sedalar Metallere Çarpıyor Sevgilim Beni Muhtemelen Seviyor’, ‘Ruhun ve Vücudun Sınandığı Bir Çenınçtır Hayat’ üzere hikaye isimleriyle şairliğini de konuşturan Şen, ‘2020’ hikayesinde salgın sürecinin kendisinde uyandırdığı hisleri şu biçimde aktarıyor: “Uçurum beni kenarlarımda bekliyor. Özlüyor ve öfkeleniyorum. Karantina günlerim bu biçimde geçiyor işte. Kendi içime dönmek güzel sonuçlar vermedi bana…”
104 Sayfa- 20 TL
Müzik ve müzisyenler üzerine olağanüstü görüşler
Müzik ve müziğin temsili konusuna hem icracı birebir vakitte eleştirmen rolüyle uzun yıllar baş yoran Edward Said, Gül Çağalı İnanç çevirisiyle Alfa Yayınları’ndan yayımlanan ‘Müzik Üzerine Görüşler’le çağdaş kültürel çalışmalar alanındaki büyük bir boşluğu dolduruyor.
Müziğin yalnızca müzikologların görüşüne bırakılmayacak kadar değerli olduğunu düşünen müellif kitapta müziğin kamusal ve özel manasını, Adorno ve Proust’un müşahedeleri ve Glenn Gould, Toscanini, Wagner ve Beethoven üzere sanatçı ve bestekarlar üzerinden tartışıyor. Filistin asıllı Amerikalı entelektüel Said, Daniel Barenboim’le birlikte Ortadoğulu ergenlerden müteşekkil Doğu Batı Divanı Orkestrası’nı kuran isim olarak da biliniyor.
192 Sayfa
Dayatılan gerçekliğin yapısı bir daha şekilleniyor
VakıfBank Kültür Yayınları’nın (VBKY) ideoloji kitaplığı günümüz genç nesil filozofları içinde öne çıkan İtalyan Federico Campagna’nın ‘Teknik ve Büyü: Gerçekliğin bir daha İnşası’ kitabı ile genişledi. Metafizik, ideoloji, fizik ve zamanlaki ilgiyi modellemeye çalışan filozof Campagna, okurları yeni olasılıklar yelpazesinin ortaya çıkmasına müsaade verecek yeni gerçeklik prensiplerini hayal etmeye davet ediyor.
Barış Arpaç’ın çevirisiyle birinci defa Türkçeye kazandırılan kitap okurlarına, hayatın çıkmaz sokaklarından çıkış yolunun yeni siyaset ya da iktisat odaklı tartışmalar yerine epey daha derinlerde yattığına işaret ediyor.
Müellif Campagna; varoluşçu ideolojinin kurucularından biri olarak bilinen Alman filozof Martin Heidegger, 20’nci yüzyılın en eklektik Alman muharrirlerinden biri olan Ernst Jüng, birinci bireyci anarşist ve Karl Marx’ın rakibi olan Max Stirner’in ideolojilerinden, felsefi şiirin fazlaca istikametli dehası Fernando Pessoa’nın dizelerine, Advaite Vedanta, Bhartrhari, İbnü’l-Arabî, Şihabettin Sühreverdî ve Pers filozof Molla Sadra’ya uzanan bir hayli ismin akabinde bıraktığı düşünsel mirasa değinerek okurların zihninde yeni kapılar aralıyor.
328 Sayfa-30 TL
Orhan Veli demek incelik demekti…
88 sayfa-31 TL
Everest Yayınları, Türk edebiyatının sevilen şairi Orhan Veli’nin şiirlerinden yaptığı özel bir seçkiyi fotoğraflı olarak şiir severlerin beğenisine sundu. Neval Ergün’ün illüstrasyonları ile görselleştiren Orhan Veli- Fotoğraflı şiirler kitabı şairin hayranlarının kitaplığında kendine özel bir köşeye aday.
Daha evvel şairin şiirlerini ‘Cep Şiirleri’ ismiyle resimleyerek cepte taşınabilecek formatta okurla buluşturan illüstratör Ergün, şiirleri niye resimlediğini ise şu sözlerle aktarıyor: “niçin Orhan Veli? Küçükken uyumak için yatağa girdiğimde Müşfik Kenter’in sesiyle sabaha kadar Orhan Veli şiirleri dinlerdik.
Kulağımıza fısıldardı yavaşça. O denli yavaş yavaş uykuya dalar, düşler görürdüm. Altı bireydik fakat Müşfik Kenter’in sesi ile yedi oluyorduk güya. Ailemizden bir tanesiydi Orhan Veli. Orhan Veli demek çocukluğum demekti, Orhan Veli demek babam demekti, Orhan Veli demek incelik demekti, hayat demekti, insan demekti…”
Romanda özel bir genç olan Dero’nun öyküsünü kaleme alan müellif, kahramanının daha küçük bir çocukken gökyüzünde gördüğü ve rengarenk bir ışık yayan yarık üzerinde öteki boyuta geçebildiğini fark etmesini ele alıyor.
Dero, bu olayın akabinde Tendürek Dağı’ndaki bir mağaraya yerleşip konutundan, arkadaşlarından, dünyadan soyutlanır fakat bir yandan da kainatın geleceği için harekete geçmesi gerektiğinin farkındadır.
344 Sayfa-35 TL
Beyoğlu’nun orta sokaklarında lirik bir yürüyüş
Daha evvel ‘Kadıköy’ün Kitabı’yla ‘geçmiş vakit içinderın, yerlerin, hatırlamaların rafında’ şahsi yaşanmışlıkların eşlik ettiği bir semt monografi kaleme alan Tamer Kütükçü, bu sefer birebir yordamı benimseyerek ‘bir daha esrarlı bir birinci gençlik düşünün’ gölgesinde bu sefer Beyoğlu’nu adımlıyor.
Ötüken Neşriyat’ın okura sunduğu ‘Bir Beyoğlu/Pera Hatırası’ Sıraselviler’den Cihangir’e, Gümüşsuyu’ndan Galatasaray’a, Tünel ve Galata’dan Talimhane ve Tarlabaşı’na, Azapkapı(sı)’ndan Hasköy ve Sütlüce’ye yolları, bağları, tekkeleri, mezarları, otelleri, sinema ve pasajları hem diğerlerinin anıları hem öznel bir tarihin harmanında yoğurarak anlatıyor.
267 Sayfa- 50 TL
‘Kendi içime dönmek âlâ sonuçlar vermedi bana…’
‘Oh Kaos’ ve ‘Tüm Kışları Unutan Adam’ kitaplarının muharriri Kaan Burak Şen’in 21 hikayesi ‘Mutlu Kemikler’ ismiyle Küsurat Yayınları tarafınca okurla buluşturuldu. Belgesel ve kısa sinema çalışmalarıyla da tanınan muharrir, absürtlükle donattığı hikayelerinden oluşan kitapta sevgiye, seyahatlere, intiharlara ve mutluluğa dair müşahedelerini okurunun zihnini de harekete geçiren bir ustalıkla anlatıyor.
‘Sedalar Metallere Çarpıyor Sevgilim Beni Muhtemelen Seviyor’, ‘Ruhun ve Vücudun Sınandığı Bir Çenınçtır Hayat’ üzere hikaye isimleriyle şairliğini de konuşturan Şen, ‘2020’ hikayesinde salgın sürecinin kendisinde uyandırdığı hisleri şu biçimde aktarıyor: “Uçurum beni kenarlarımda bekliyor. Özlüyor ve öfkeleniyorum. Karantina günlerim bu biçimde geçiyor işte. Kendi içime dönmek güzel sonuçlar vermedi bana…”
104 Sayfa- 20 TL
Müzik ve müzisyenler üzerine olağanüstü görüşler
Müzik ve müziğin temsili konusuna hem icracı birebir vakitte eleştirmen rolüyle uzun yıllar baş yoran Edward Said, Gül Çağalı İnanç çevirisiyle Alfa Yayınları’ndan yayımlanan ‘Müzik Üzerine Görüşler’le çağdaş kültürel çalışmalar alanındaki büyük bir boşluğu dolduruyor.
Müziğin yalnızca müzikologların görüşüne bırakılmayacak kadar değerli olduğunu düşünen müellif kitapta müziğin kamusal ve özel manasını, Adorno ve Proust’un müşahedeleri ve Glenn Gould, Toscanini, Wagner ve Beethoven üzere sanatçı ve bestekarlar üzerinden tartışıyor. Filistin asıllı Amerikalı entelektüel Said, Daniel Barenboim’le birlikte Ortadoğulu ergenlerden müteşekkil Doğu Batı Divanı Orkestrası’nı kuran isim olarak da biliniyor.
192 Sayfa
Dayatılan gerçekliğin yapısı bir daha şekilleniyor
VakıfBank Kültür Yayınları’nın (VBKY) ideoloji kitaplığı günümüz genç nesil filozofları içinde öne çıkan İtalyan Federico Campagna’nın ‘Teknik ve Büyü: Gerçekliğin bir daha İnşası’ kitabı ile genişledi. Metafizik, ideoloji, fizik ve zamanlaki ilgiyi modellemeye çalışan filozof Campagna, okurları yeni olasılıklar yelpazesinin ortaya çıkmasına müsaade verecek yeni gerçeklik prensiplerini hayal etmeye davet ediyor.
Barış Arpaç’ın çevirisiyle birinci defa Türkçeye kazandırılan kitap okurlarına, hayatın çıkmaz sokaklarından çıkış yolunun yeni siyaset ya da iktisat odaklı tartışmalar yerine epey daha derinlerde yattığına işaret ediyor.
Müellif Campagna; varoluşçu ideolojinin kurucularından biri olarak bilinen Alman filozof Martin Heidegger, 20’nci yüzyılın en eklektik Alman muharrirlerinden biri olan Ernst Jüng, birinci bireyci anarşist ve Karl Marx’ın rakibi olan Max Stirner’in ideolojilerinden, felsefi şiirin fazlaca istikametli dehası Fernando Pessoa’nın dizelerine, Advaite Vedanta, Bhartrhari, İbnü’l-Arabî, Şihabettin Sühreverdî ve Pers filozof Molla Sadra’ya uzanan bir hayli ismin akabinde bıraktığı düşünsel mirasa değinerek okurların zihninde yeni kapılar aralıyor.
328 Sayfa-30 TL
Orhan Veli demek incelik demekti…
88 sayfa-31 TL
Everest Yayınları, Türk edebiyatının sevilen şairi Orhan Veli’nin şiirlerinden yaptığı özel bir seçkiyi fotoğraflı olarak şiir severlerin beğenisine sundu. Neval Ergün’ün illüstrasyonları ile görselleştiren Orhan Veli- Fotoğraflı şiirler kitabı şairin hayranlarının kitaplığında kendine özel bir köşeye aday.
Daha evvel şairin şiirlerini ‘Cep Şiirleri’ ismiyle resimleyerek cepte taşınabilecek formatta okurla buluşturan illüstratör Ergün, şiirleri niye resimlediğini ise şu sözlerle aktarıyor: “niçin Orhan Veli? Küçükken uyumak için yatağa girdiğimde Müşfik Kenter’in sesiyle sabaha kadar Orhan Veli şiirleri dinlerdik.
Kulağımıza fısıldardı yavaşça. O denli yavaş yavaş uykuya dalar, düşler görürdüm. Altı bireydik fakat Müşfik Kenter’in sesi ile yedi oluyorduk güya. Ailemizden bir tanesiydi Orhan Veli. Orhan Veli demek çocukluğum demekti, Orhan Veli demek babam demekti, Orhan Veli demek incelik demekti, hayat demekti, insan demekti…”