Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sabiha Gökçen açıklaması: İkinci pisti açıyoruz Beştepe’deki kabine toplantısının akabinde açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, başvurusu 5 milyona dayanan toplumsal konut projesinde birinci temelin 25 Ekim’de atılacağını deklare etti. Öte yandan Erdoğan, KYK yurtlarında kalan öğrencilere verilen 25 liralık beslenme yardımının 60 liraya çıkarıldığını duyurdu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna’dan şu ana kadar 5 milyon tonun üzerinde tahıl sevkiyatı gerçekleştirildiğini deklare etti.
Toplantının akabinde açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar:
“Yeni eğitim öğretim açılışını İstanbul Sancaktepe’de gerçekleştirdik. Eğitimde 20 yılda ülkemize kazandırdığımız hizmetleri tekrar hatırlama imkanı bulduk. Gençlerimizle bugünün ve geleceğin dünyasına dair ufuk tipi yaparak ‘oku, düşün, uygula, neticelendir’ prensibimizi bir sefer daha paylaştık.
Ülkemizin 81 vilayetinde ve ilçelerinde insanlarımızı mesken sahibi yapmak için yürüttüğümüz konut projelerini yeni bir kampanya ile başlattık. Toplamda 500 bin toplumsal konut, 250 bin konut yeri ve 50 bin işyerini kapsıyor. Birinci etapta 250 bin konut, 100 bin konut yeri, 10 bin iş yerini iki yıl ortasında bitirmeyi planlıyoruz.
Talep toplama süreci önümüzdeki ay sonuna kadar devam edecek. Birinci temeli 25 Ekim’de atıyoruz. Başvurusu sayısı 5 milyona dayanan kampanya Türkiye’nin bugüne kadar yapılmış en büyük toplumsal konut atılımı olacak.
1 milyon 100 bin konutu inşa etmiş hükümet olarak hızla 500 bine çıkaracak projeyi yemin ettiğimiz biçimde hayata geçirmekle kararlıyız. Gençlerimize, emeklilerimize, engellilerimize, şehit yakını ve gazilerimize özel kontenjanlar ayırdığımız Birinci Konutum, Birinci İşyerim kampanyasının iyi olmasını diliyorum.
Eser ve hizmetle yarışamayanların palavra, yanlış ve iftira üzerine kurdukları hezeyanlarıyla, kampanyamızı karalamaya çalışmalarını ıstırapla takip ediyoruz. 20 yıldır eser ve hizmette yarışacağımız muhalefetin hasretini çektik. Görünüşe nazaran uzun müddet birebir arayışımızı sürdüreceğiz.
Öğrencilerimizin yurt talebini karşılayacak yeni adımları devreye alıyoruz. Yurt kapasitemizi 850 bin yatağa çıkartarak hiç bir gencimizin eğitimden yoksun kalmamasını sağlamanın uğraşı ortasındayız. Geçmişte başvuran öğrencilerimizin epeyce cüzi kısmı yerleşebilirken biz bunu yüzde 90’lar düzeyine çıkardık. 14 Eylül’de 105 yeni yurt binamızın açılışını yaptık.
İlk yerleştirmede yüzde 80’lik talep karşılama oranı yakaladık. İnşallah bu oran vakit içinde artacaktır. Türkiye’nin Avrupa ülkelerinin birçoklarının toplamından yurt kapasitesi fazladır. Siyasi istismar aracı haline getirmek isteyenler dünyadan ve Türkiye’den haberleri olmadığı açıktır.
Başvuran her öğrencimiz kredi, koşulları tutan öğrencilerimiz burs alabilmektedir. Kredi ödemelerinin yalnızca ana para üzerinden yapılmasına ve geçmişteki borçların silinmesine ait düzenleme ekim ayında Meclis gündemine gelecektir.
Geçmişte gerginlik niçini olan üniversite harçlarını biz kaldırdık. Üniversite öğrencilerine bir de müjde vermek istiyoruz, ek yerleştirmelerin devam ettiği, fiyatlarını değiştirmediğimiz yurtlarda kalan öğrencilerimizin beslenme yardımını 25 TL’den 60 TL’ye çıkartıyoruz.
bu biçimdece beslenme yardımını 2,5 katlık artışla aylık 1800 TL’ye yükseltiyoruz. Maksadımız öğrencilerimize yurtlarımıza kaliteli ve doyurucu yemek sunmaya devam etmektir.
Geçtiğimiz hafta sonu Sakarya’da toplu açılış merasimi vesilesiyle vatandaşlarımızla akabinde da seçimlerde birinci kere oy kullanacak gençlerimizle bir ortaya geldik. Bilhassa gençlerimizle gerçekleştirdiğimiz buluşmada haklarına, özgürlüklerine, geleceklerine sahip çıkma iradelerini 2023’de sandıkta gösterme konusunda görmekten memnuniyet duydum.
Birileri evlatlarımıza ümitsizlik aşılarken gençlerimize güvenmeye, her alanda desteklemeye devam ediyoruz. Pazar günü İTO’nun 140. kuruluş yıldönümü ödül merasimlerinde iş dünyamızla bir ortaya geldik. Milletlerarası kuruluşlar, global iktisadın ve gelişmiş ülkelerinin büyüme beklentilerini aşağı revize ederken Türkiye’nin büyüme oranı daima yükseliyor.
Dünya ekonomik krizden savaşlara, siyasi çalkantılara kadar bir fazlaca meseleyle boğuşurken Türkiye olarak içeride ve dışarıda kuvvetli duruş sergiliyoruz. Global krizleri önce görüp gereken önlemleri alma, dayanıklılığımızı tahkim konusunda her insanın takdir ettiği birikim ve dirayete sahibiz.
Kesintisiz yaşadığımız ataklar, maruz kaldığımız oyunlar, tuzaklar bize bu biçimde bir erken ikaz sistemi oluşturmaya ve aktif biçimde çalışmaya mecbur bırakmıştır. Salgın, Ukrayna-Rusya savaşıyla süren global krizlerde biz amaçlarımıza hakikat yürümeyi sürdürebildik.
Asla paniğe ve dehşete kapılmadan son asrın en büyük sıhhat kriziyle çabada özgün programımızı uyguladık. Rusya-Ukrayna savaşında tahıl sevkiyatından, esir takasına kadar bir fazlaca muvaffakiyete imza attık. 5 milyon tonun üzerinde tahıl ihracatını gerçekleştirdik. Ülkemizi bölgesel ve global karar alma düzeneklerinin haricinde bırakmaya çalışanlara karşın sağlam, sıkıntılara tahlil geliştirici başat aktör olduk.
Ülkemizi kendi çıkarlarının bekçisi olarak bakılırsanler yeni durumdan rahatsız olsa da süreci Türkiye merkezli olarak yönetiyoruz. İç siyasette olduğu üzere dış siyasette da dayatmaları kabul etmiyoruz. Kazanımları daha güzel taşımak için üç kıtayı birleştiren stratejik pozisyonumuza mütenasip biçimde farklı bölgesel kuruluşlarla bağlarımızı geliştiriyoruz.
Ne batı için doğuya sırtımızı dönüyor ne de Ortadoğu ve Afrika’yı ihmal ediyoruz. Bir ayağımızı ülkemize sabitlerken oburuyla de bölgemizden başlayarak tüm dünyayı kuşatıyoruz. Tarihi, beşeri, kültürel, kadim bağlarımız olan Balkanların güvenlik ve huzurunu kendi ülkemizden başka görmüyoruz. Kritik devirde Bosna Hersek, Sırbistan, Hırvatistan’a yaptığımız ziyaretler istikrar ortamının korunması açısından faydalı sonuçlar doğurmuştur.
Özbekistan ve Amerika’da yaptığımız temaslarda Türkiye’nin dış siyaset vizyonunu ortaya koymuştur. Kardeşim Şevket Mirzayev’in daveti üzerine Şangay İşbirliği Teşkilatı’nın doruğunda pek verimli görüşmeler gerçekleştirdik. 2012 yılından bu yana diyalog ortağı olduğumuz Şangay İşbirliği Teşkilatı ile münasebetlerimizi fazlaca daha derinleştirmeyi istiyoruz.
Zirvede konut sahibi Özbekistan Cumhurbaşkanı sayın Mirzayev, sayın Aliyev, sayın Şahbaz Şerif, sayın Modi, sayın Putin, sayın Reisi ile ile bir ortaya geldik. Bu önderlerle hem ikili münasebetlerimizi tüm taraflarıyla ele aldık, bölgesel sorunlar konusunda görüş alışverişinde bulunduk.
Zirvenin akabinde BM, 77. Genel Şurası, genel görüşmelerine katılmak üzere New York’a geçtik. 13 saatlik seyahatten daha sonra New York’a ulaştık. 2 yıl daha sonra birinci kere yüz yüze yapılan görüşmeler bizim açımızdan ağır, verimli ve bereketliydi. ABD’deki vatandaşlarımızdan, Türk sivil toplum kuruluş temsilcilere, farklı kısımdan insanlarımızla hasret giderdik. Amerikan niyet kuruluşu temsilcileri, iş etrafları, ülke siyasetinin önde gelen isimleriyle kapsamlı istişareler gerçekleştirdik.
BM doruğunda Türkiye’de son 20 senede eğitim öğretimde yaşanan gelişmeleri, gelecek vizyonumuzu başkanlarla paylaştık. Genel şuraya hitap ettik. Rusya Ukrayna krizi başta olmak üzere güvenliği ilgilendiren görüşlerimizi tüm dünyaya anlattık. Göç krizi, tahıl sevkiyatı üzere bir fazlaca örnekle Türkiye’nin dünyada oynadığı arabulucu role dikkat çektik.
Doğu Akdeniz, ekonomik gelişmeler, BM’nin idare yapısına ulaşan hayli geniş yelpazede ülkemizin yaklaşımını lisana getirdik. Bilhassa Rusya ile Ukrayna içinde barışı tesis etmeye yönelik uğraşlarımızın takdirle karşılandığını müşahede ettik. BM Genel Sekreteri yanında kimi devlet ve hükümet liderleriyle ikili görüşmeler de gerçekleştirdik. Ürdün Hükümdarı, Libya, Guatemala, Finlandiya, Kırgızistan, Polonya başkanları ile bir ortaya geldik. Gürcistan, Almanya, İspanya, Lübnan, Japonya ve İngiltere başbakanlarını kabul ettik.
Aynı binada Katar Buyruğu ile Kazakistan, Finlandiya, Güney Kore Cumhurbaşkanı ve Bangladeş Başbakanı ile sohbet ettik. Ayrıyeten Amerikan kongresinin üç başka üyesini, FIFA Lideri, Dünya Yahudi Kongresi Liderini kabul ettik. BM’nin tam karşısındaki Türkevi binamız görüşmelerimize konut sahipliği yaptı. Türkevi de global diplomasinin merkezlerden biri haline dönüştü. Muhataplarımızla savunma sanayi ve güç başta olmak üzere ülkemizle işbirliğini güçlendirmeye hazır olduklarını söylemiş oldu.
Tahıl kriziyle yakalanan diplomatik muvaffakiyetin esir takasıyla devam ettirilmesi ülkemiz ismine gurur verici gelişme olmuştur. Bu vesile ile uğraşlarımıza verdikleri dayanak için sayın Putin ve sayın Zelenskiy’e buradan teşekkür ediyorum. Gayemiz her iki önderi en kısa müddette bir ortaya getirerek daha fazla can kaybı ve yıkım olmadan bu savaşı sonlandırmaktır.
Biz tansiyonları sonlandırmak için samimi çaba ederken Yunanistan’ın tahrik ve provokasyon kokan siyasetlerini ibretle takip ediyoruz. Yunanistan askeri, siyasi ve ekonomik olarak dengimiz değildir, olamaz. Yunan siyasetçileri kışkırtarak üzerimize salanların asıl niçini ülkemizin vaktini, gücünü, dikkatini dağıtarak büyük ve kuvvetli Türkiye programını engellemek olduğunu çok uygun biliyoruz.
Bu hem Yunan siyasetçileri, Yunan halkını kullananlar tarafınca tehlikeli bir oyundur. Kısır siyasi hesapları uğruna ülkesini siyasi, askeri ve ekonomik olarak işgale uğratan Yunan yöneticiler bunun hesabını er geç en başta kendi halkına vermek mecburiyetinde kalacaktır. Türk askerinin süngüsünün önünden kaçtığı günleri unutturmaya çalışıp bebekleri, yaşlıları, bayanları öldürdüğü Tripoliçe katliamını zafer üzere kutlayanlar çabucak hemen tarihin önünde bunların hesabını vermediler.
Bedeli kesinlikle ödetilecek ekonomik ve siyasi angajmanlar bizi değil Yunan halkını tehdit etmektir. Türkiye olarak biz bu sineması seyrettik. Artık Yunanistan’ın göz bakılırsa bakılırsa benzeri felakete sürüklenmesinden içtenlikle hüzün duyuyoruz. Askeri yığınaklar, siyasi ve ekonomik d estekler Yunanistan’ı bizim düzeyimize çıkarmaya yetmez. Lakin bu yanlış adımlar Yunanistan’ı batağa sürüklemeye kafi gelir.
Yunanistan’a karşı gerektiğinde ülkemizin hak ve menfaatlerini elimizdeki tüm imkanları kullanarak savunmaktan geri kalmayız. Bu da düzgün biline. Kendi ekonomik ve kalkınma programımızdan bunu yaparken zerre kadar taviz vermeyeceğimizi belirtiyoruz.
Bugün uyguladığımız yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümeyi temel alan ekonomik programımız üzerinde yükselttiğimiz altyapılardan biri de ulaştırmadır. Kara, hava, demir, deniz yollarındaki ulaştırma yatırımlarımızda kendi insanlarımızın değil bu projelerle Avrupa’dan Asya’ya bölgemizin tamamının süratli, konforlu, ekonomik bir biçimde buluşmasını sağlıyoruz.
Londra’dan Çin’e kadar kesintisiz dremiryolu ile gidilebiliyorsa ülkemizde inşa ettiğimiz köprüler, tüneller, yollar yardımıyladir. Karadeniz’de lojistik sinirlerimizle dünya tahıl krizi başta olmak üzere hpekfazlaca sorunun üstesinden gelebiliyoruz. İstanbul Havalimanı’nda finansmanından projesine pekoldukça sorunu üzerinde çalışırken muhalefetin takoz koymalarıyla karşı karşıya kaldık. Karalama kampanyaları, iftiraları unutmadık.
Geldiğimiz noktada milletimize yemin ettiğimiz her projeyi yaptık. Bir kısmının inşasını süratle sürdürüyoruz. İzmir Körfez geçişini içeren İstanbul-İzmir otoyoludur. Feribotla 1 saati, ağır vakitlerde araçla 1,5 saati bulan İzmit Körfez geçişini Osmangazi Köprüsü’yle 5 dakikaya indirdik.
Sadece bu ayın birinci 22 gününde Osmangazi Köprüsü’nü günde ortalama Bay Kemal burayı uygun dinle 51 bin araç kullandı. Köprü ve otoyolunun araç garantisi oranı yüzde 116’ya yani garanti sayısının fazlaca üstüne çıkmış durumdayız. Çanakkale Köprüsü ile iki kıta içindeki geçişte yaşanan zahmete son vererek 6 dakikada ulaşım sağlıyoruz. Çağdaş, uygar olmak bu Bay Kemal.
Ana muhalefetim demekle bir yere varamazsın. Çanakkale Köprüsü’nün günlük araç ortalaması 8 binin üzerine çıktı. Milletimiz bu hizmetin konforuna alıştıkça araç geçiş sayısının her geçen gün artacağına işaret ediyor.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü, boğaz araç geçiş trafiğine Kuzey Marmara Otoyolu İstanbul trafiğine fazlaca büylük rahatlama getirdi. Araç geçişi 113 binin üzerine çıktı. Allah rahmet etsin Menderes Vatan Caddesi yaptığı vakit bu biçimdeın CHP’si ‘Buraya uçak mı indireceksiniz(‘ diyordu. Tıpkı baş. Değişen bir şey yok. Bana dedikleri şu, ismini niçin Yavuz Sultan Selim koydunuz? Ne koyacaktık? Kendi ismini khalbukiydınız d ediler. Ben öldükten daha sonra siz koyarsınız.
Biz tarihimizle gurur duyuyoruz. daha sonrasında gelen büyüklerimiz Yasal, Fatih Sultan Mehmet, Sultan Abdülhamid tarih yazdı. Sultan Abdülhamid 33 sene gram kaybetmeden Osmanlı’yı kaybetti. Artık utanmadan, sıkılmadan tarihçiyim diyenler malesef şecaat arzederken sirkatini söylüyorlar. Artık ülkemizin dünyadaki en itibarlı markalarından biri haline gelen İstanbul Havalimanı bu ayın birinci 22 günü 5 milyondan fazla yolcuyu ağırladı. Eşek ölür kalır semeri, insan olur kalır semeri. Sen ne yaptın ne onu söyle! İstanbul’da bir çeşmenin musluğunu çevirmekle açılış olmaz. Büyükşehir belediyeleriniz ne yaptı? Bir yol yapmaktan acizsiniz. Uygar olmak öteki, gayri uygar olmak apayrı bir şey.
Siz gelirken suyu ucuzlatacağınızı söylemiştin artık suya artırım yapıyorsunuz. İşte İstanbul’un belediye lideri olduğum vakit sizler suyun ne manaya geldiğini çok uygun biliyorsunuz. Sular akıyor muydu? Bütün bu işleri hallettik mi? Suyu ucuz fiyata İstanbul halkına verdik 1994’de. Bizdilk evvel bir daha CHP vardı. Onlarla suyu bulmak hakgetire
Antalya Havalimanımız. Burası da 20 bin 235 uçuşla 3,6 milyonu aşkın yolcuya hizmet verdi. Türkiye şu anda dünya ile yarışıyor. Sabiha Gökçen; Bay Kemal televizyon televizyon dolaşıyordu. Sabiha Gökçen için gereksinimimiz yok diyordu. Şu anda Sabiha Gökçen’den tıpkı devirde 13 bin 200 uçuş, 2,2 milyon yolcuyla o da bu kervana katıldı.
Şimdi biz ikinci pisti de yapıyoruz. Mayıs’ta ikinci pistimiz bitiyor. Yeni terminal binasını da yapacağız Sabiha Gökçen’e. Malezyalılar ‘Bırakın biz yapalım’ diyorlar. Daha evvel çıkmak istiyorlardı, fakat baktılar ki burasının maşallahı var. Bir taraftan terminalin imaliyle alakalı çalışmaların sonucunı vereceğiz. Malezyalılarla ortak mı yaparız, yoksa salt Malezyalılarla mı yaparız, karar vereceğiz.
Dünya havacılığı meselelerle boğuşurken bizim hava limanlarımız rekordan rekora koşuyor. Konfor var, ikram var hiç bir havalimanı ve havayollarında bizimkiler kadar kalite ikram yok. Sakarya’daki merasimde hizmete açtığımız yapıtlardan olan Kaynarca-Karasu yolunun 49 kilometrelik kısmı bölgedeki trafiği ağır biçimde rahatlatacaktır.
Ulaştırma projelerin açılışını kesintisiz sürdürüyoruz. Kaz dağları bölgesinde inşa ettiğimiz ortasında 5,7 kilometreyi bulan Assos ve Troya tünellerinin de yer aldığı 9,6 kilometre olan Ayvacık-Küçükkuyu yolunu açılışa açık hale getirdik. Kazdağı artık yangınlarla anılmasın istiyoruz.
Diyarbakır’da Güneybatı Etraf Yolunu, köprülü kavşakları ve köprülerini tamamladık 1 milyar liraya malederek. Malatya’da Hekimhan yolunu üstündeki 8 tüneli, 16 köprüsüyle hizmete almaya hazırlanıyoruz. Gaziantep’te güzergahı 25, 5 kilometreyi bulan Gazi Ray’ı bitirdik. İstanbul’da Kadıköy-Pendik sınırını bitirdik. Tüm bu projeleri Ekim ayı ortasında inşallah hizmete açmayı planlıyoruz.
Eser ve hizmet şöleninin açılışını önümüzdeki Pazar günü yapıyoruz. 183 milyar dolarlık ulaştırma ve haberleşme altyapısı nasıl kazandırdıysak, 2053’e kadar 198 milyar dolarlık ek ulaştırma ve altyapı yatırımıyla buluşturacağız.
Çarşamba günü ülkemizin en büyük sıhhat yatırımlarından biri olan Etlik Kent Hastanesi’nin açılışını yapıyoruz. Ankara’nın ikinci dev kent hastanesi.
Şu anda esasen tedaviler başladı. Çarşamba günü saat 14.00’de inşallah resmi açılışını yapacağız. Ne kadar çağdaş, harika bir kent hastanesine başkentimizi kazandırdığımızı bakılırsaceksiniz. Önümüzdeki hafta sonu ülke gündemindeki cemevlerinin toplu temel atma merasimlerini gerçekleştireceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna’dan şu ana kadar 5 milyon tonun üzerinde tahıl sevkiyatı gerçekleştirildiğini deklare etti.
Toplantının akabinde açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar:
“Yeni eğitim öğretim açılışını İstanbul Sancaktepe’de gerçekleştirdik. Eğitimde 20 yılda ülkemize kazandırdığımız hizmetleri tekrar hatırlama imkanı bulduk. Gençlerimizle bugünün ve geleceğin dünyasına dair ufuk tipi yaparak ‘oku, düşün, uygula, neticelendir’ prensibimizi bir sefer daha paylaştık.
Ülkemizin 81 vilayetinde ve ilçelerinde insanlarımızı mesken sahibi yapmak için yürüttüğümüz konut projelerini yeni bir kampanya ile başlattık. Toplamda 500 bin toplumsal konut, 250 bin konut yeri ve 50 bin işyerini kapsıyor. Birinci etapta 250 bin konut, 100 bin konut yeri, 10 bin iş yerini iki yıl ortasında bitirmeyi planlıyoruz.
Talep toplama süreci önümüzdeki ay sonuna kadar devam edecek. Birinci temeli 25 Ekim’de atıyoruz. Başvurusu sayısı 5 milyona dayanan kampanya Türkiye’nin bugüne kadar yapılmış en büyük toplumsal konut atılımı olacak.
1 milyon 100 bin konutu inşa etmiş hükümet olarak hızla 500 bine çıkaracak projeyi yemin ettiğimiz biçimde hayata geçirmekle kararlıyız. Gençlerimize, emeklilerimize, engellilerimize, şehit yakını ve gazilerimize özel kontenjanlar ayırdığımız Birinci Konutum, Birinci İşyerim kampanyasının iyi olmasını diliyorum.
Eser ve hizmetle yarışamayanların palavra, yanlış ve iftira üzerine kurdukları hezeyanlarıyla, kampanyamızı karalamaya çalışmalarını ıstırapla takip ediyoruz. 20 yıldır eser ve hizmette yarışacağımız muhalefetin hasretini çektik. Görünüşe nazaran uzun müddet birebir arayışımızı sürdüreceğiz.
Öğrencilerimizin yurt talebini karşılayacak yeni adımları devreye alıyoruz. Yurt kapasitemizi 850 bin yatağa çıkartarak hiç bir gencimizin eğitimden yoksun kalmamasını sağlamanın uğraşı ortasındayız. Geçmişte başvuran öğrencilerimizin epeyce cüzi kısmı yerleşebilirken biz bunu yüzde 90’lar düzeyine çıkardık. 14 Eylül’de 105 yeni yurt binamızın açılışını yaptık.
İlk yerleştirmede yüzde 80’lik talep karşılama oranı yakaladık. İnşallah bu oran vakit içinde artacaktır. Türkiye’nin Avrupa ülkelerinin birçoklarının toplamından yurt kapasitesi fazladır. Siyasi istismar aracı haline getirmek isteyenler dünyadan ve Türkiye’den haberleri olmadığı açıktır.
Başvuran her öğrencimiz kredi, koşulları tutan öğrencilerimiz burs alabilmektedir. Kredi ödemelerinin yalnızca ana para üzerinden yapılmasına ve geçmişteki borçların silinmesine ait düzenleme ekim ayında Meclis gündemine gelecektir.
Geçmişte gerginlik niçini olan üniversite harçlarını biz kaldırdık. Üniversite öğrencilerine bir de müjde vermek istiyoruz, ek yerleştirmelerin devam ettiği, fiyatlarını değiştirmediğimiz yurtlarda kalan öğrencilerimizin beslenme yardımını 25 TL’den 60 TL’ye çıkartıyoruz.
bu biçimdece beslenme yardımını 2,5 katlık artışla aylık 1800 TL’ye yükseltiyoruz. Maksadımız öğrencilerimize yurtlarımıza kaliteli ve doyurucu yemek sunmaya devam etmektir.
Geçtiğimiz hafta sonu Sakarya’da toplu açılış merasimi vesilesiyle vatandaşlarımızla akabinde da seçimlerde birinci kere oy kullanacak gençlerimizle bir ortaya geldik. Bilhassa gençlerimizle gerçekleştirdiğimiz buluşmada haklarına, özgürlüklerine, geleceklerine sahip çıkma iradelerini 2023’de sandıkta gösterme konusunda görmekten memnuniyet duydum.
Birileri evlatlarımıza ümitsizlik aşılarken gençlerimize güvenmeye, her alanda desteklemeye devam ediyoruz. Pazar günü İTO’nun 140. kuruluş yıldönümü ödül merasimlerinde iş dünyamızla bir ortaya geldik. Milletlerarası kuruluşlar, global iktisadın ve gelişmiş ülkelerinin büyüme beklentilerini aşağı revize ederken Türkiye’nin büyüme oranı daima yükseliyor.
Dünya ekonomik krizden savaşlara, siyasi çalkantılara kadar bir fazlaca meseleyle boğuşurken Türkiye olarak içeride ve dışarıda kuvvetli duruş sergiliyoruz. Global krizleri önce görüp gereken önlemleri alma, dayanıklılığımızı tahkim konusunda her insanın takdir ettiği birikim ve dirayete sahibiz.
Kesintisiz yaşadığımız ataklar, maruz kaldığımız oyunlar, tuzaklar bize bu biçimde bir erken ikaz sistemi oluşturmaya ve aktif biçimde çalışmaya mecbur bırakmıştır. Salgın, Ukrayna-Rusya savaşıyla süren global krizlerde biz amaçlarımıza hakikat yürümeyi sürdürebildik.
Asla paniğe ve dehşete kapılmadan son asrın en büyük sıhhat kriziyle çabada özgün programımızı uyguladık. Rusya-Ukrayna savaşında tahıl sevkiyatından, esir takasına kadar bir fazlaca muvaffakiyete imza attık. 5 milyon tonun üzerinde tahıl ihracatını gerçekleştirdik. Ülkemizi bölgesel ve global karar alma düzeneklerinin haricinde bırakmaya çalışanlara karşın sağlam, sıkıntılara tahlil geliştirici başat aktör olduk.
Ülkemizi kendi çıkarlarının bekçisi olarak bakılırsanler yeni durumdan rahatsız olsa da süreci Türkiye merkezli olarak yönetiyoruz. İç siyasette olduğu üzere dış siyasette da dayatmaları kabul etmiyoruz. Kazanımları daha güzel taşımak için üç kıtayı birleştiren stratejik pozisyonumuza mütenasip biçimde farklı bölgesel kuruluşlarla bağlarımızı geliştiriyoruz.
Ne batı için doğuya sırtımızı dönüyor ne de Ortadoğu ve Afrika’yı ihmal ediyoruz. Bir ayağımızı ülkemize sabitlerken oburuyla de bölgemizden başlayarak tüm dünyayı kuşatıyoruz. Tarihi, beşeri, kültürel, kadim bağlarımız olan Balkanların güvenlik ve huzurunu kendi ülkemizden başka görmüyoruz. Kritik devirde Bosna Hersek, Sırbistan, Hırvatistan’a yaptığımız ziyaretler istikrar ortamının korunması açısından faydalı sonuçlar doğurmuştur.
Özbekistan ve Amerika’da yaptığımız temaslarda Türkiye’nin dış siyaset vizyonunu ortaya koymuştur. Kardeşim Şevket Mirzayev’in daveti üzerine Şangay İşbirliği Teşkilatı’nın doruğunda pek verimli görüşmeler gerçekleştirdik. 2012 yılından bu yana diyalog ortağı olduğumuz Şangay İşbirliği Teşkilatı ile münasebetlerimizi fazlaca daha derinleştirmeyi istiyoruz.
Zirvede konut sahibi Özbekistan Cumhurbaşkanı sayın Mirzayev, sayın Aliyev, sayın Şahbaz Şerif, sayın Modi, sayın Putin, sayın Reisi ile ile bir ortaya geldik. Bu önderlerle hem ikili münasebetlerimizi tüm taraflarıyla ele aldık, bölgesel sorunlar konusunda görüş alışverişinde bulunduk.
Zirvenin akabinde BM, 77. Genel Şurası, genel görüşmelerine katılmak üzere New York’a geçtik. 13 saatlik seyahatten daha sonra New York’a ulaştık. 2 yıl daha sonra birinci kere yüz yüze yapılan görüşmeler bizim açımızdan ağır, verimli ve bereketliydi. ABD’deki vatandaşlarımızdan, Türk sivil toplum kuruluş temsilcilere, farklı kısımdan insanlarımızla hasret giderdik. Amerikan niyet kuruluşu temsilcileri, iş etrafları, ülke siyasetinin önde gelen isimleriyle kapsamlı istişareler gerçekleştirdik.
BM doruğunda Türkiye’de son 20 senede eğitim öğretimde yaşanan gelişmeleri, gelecek vizyonumuzu başkanlarla paylaştık. Genel şuraya hitap ettik. Rusya Ukrayna krizi başta olmak üzere güvenliği ilgilendiren görüşlerimizi tüm dünyaya anlattık. Göç krizi, tahıl sevkiyatı üzere bir fazlaca örnekle Türkiye’nin dünyada oynadığı arabulucu role dikkat çektik.
Doğu Akdeniz, ekonomik gelişmeler, BM’nin idare yapısına ulaşan hayli geniş yelpazede ülkemizin yaklaşımını lisana getirdik. Bilhassa Rusya ile Ukrayna içinde barışı tesis etmeye yönelik uğraşlarımızın takdirle karşılandığını müşahede ettik. BM Genel Sekreteri yanında kimi devlet ve hükümet liderleriyle ikili görüşmeler de gerçekleştirdik. Ürdün Hükümdarı, Libya, Guatemala, Finlandiya, Kırgızistan, Polonya başkanları ile bir ortaya geldik. Gürcistan, Almanya, İspanya, Lübnan, Japonya ve İngiltere başbakanlarını kabul ettik.
Aynı binada Katar Buyruğu ile Kazakistan, Finlandiya, Güney Kore Cumhurbaşkanı ve Bangladeş Başbakanı ile sohbet ettik. Ayrıyeten Amerikan kongresinin üç başka üyesini, FIFA Lideri, Dünya Yahudi Kongresi Liderini kabul ettik. BM’nin tam karşısındaki Türkevi binamız görüşmelerimize konut sahipliği yaptı. Türkevi de global diplomasinin merkezlerden biri haline dönüştü. Muhataplarımızla savunma sanayi ve güç başta olmak üzere ülkemizle işbirliğini güçlendirmeye hazır olduklarını söylemiş oldu.
Tahıl kriziyle yakalanan diplomatik muvaffakiyetin esir takasıyla devam ettirilmesi ülkemiz ismine gurur verici gelişme olmuştur. Bu vesile ile uğraşlarımıza verdikleri dayanak için sayın Putin ve sayın Zelenskiy’e buradan teşekkür ediyorum. Gayemiz her iki önderi en kısa müddette bir ortaya getirerek daha fazla can kaybı ve yıkım olmadan bu savaşı sonlandırmaktır.
Biz tansiyonları sonlandırmak için samimi çaba ederken Yunanistan’ın tahrik ve provokasyon kokan siyasetlerini ibretle takip ediyoruz. Yunanistan askeri, siyasi ve ekonomik olarak dengimiz değildir, olamaz. Yunan siyasetçileri kışkırtarak üzerimize salanların asıl niçini ülkemizin vaktini, gücünü, dikkatini dağıtarak büyük ve kuvvetli Türkiye programını engellemek olduğunu çok uygun biliyoruz.
Bu hem Yunan siyasetçileri, Yunan halkını kullananlar tarafınca tehlikeli bir oyundur. Kısır siyasi hesapları uğruna ülkesini siyasi, askeri ve ekonomik olarak işgale uğratan Yunan yöneticiler bunun hesabını er geç en başta kendi halkına vermek mecburiyetinde kalacaktır. Türk askerinin süngüsünün önünden kaçtığı günleri unutturmaya çalışıp bebekleri, yaşlıları, bayanları öldürdüğü Tripoliçe katliamını zafer üzere kutlayanlar çabucak hemen tarihin önünde bunların hesabını vermediler.
Bedeli kesinlikle ödetilecek ekonomik ve siyasi angajmanlar bizi değil Yunan halkını tehdit etmektir. Türkiye olarak biz bu sineması seyrettik. Artık Yunanistan’ın göz bakılırsa bakılırsa benzeri felakete sürüklenmesinden içtenlikle hüzün duyuyoruz. Askeri yığınaklar, siyasi ve ekonomik d estekler Yunanistan’ı bizim düzeyimize çıkarmaya yetmez. Lakin bu yanlış adımlar Yunanistan’ı batağa sürüklemeye kafi gelir.
Yunanistan’a karşı gerektiğinde ülkemizin hak ve menfaatlerini elimizdeki tüm imkanları kullanarak savunmaktan geri kalmayız. Bu da düzgün biline. Kendi ekonomik ve kalkınma programımızdan bunu yaparken zerre kadar taviz vermeyeceğimizi belirtiyoruz.
Bugün uyguladığımız yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümeyi temel alan ekonomik programımız üzerinde yükselttiğimiz altyapılardan biri de ulaştırmadır. Kara, hava, demir, deniz yollarındaki ulaştırma yatırımlarımızda kendi insanlarımızın değil bu projelerle Avrupa’dan Asya’ya bölgemizin tamamının süratli, konforlu, ekonomik bir biçimde buluşmasını sağlıyoruz.
Londra’dan Çin’e kadar kesintisiz dremiryolu ile gidilebiliyorsa ülkemizde inşa ettiğimiz köprüler, tüneller, yollar yardımıyladir. Karadeniz’de lojistik sinirlerimizle dünya tahıl krizi başta olmak üzere hpekfazlaca sorunun üstesinden gelebiliyoruz. İstanbul Havalimanı’nda finansmanından projesine pekoldukça sorunu üzerinde çalışırken muhalefetin takoz koymalarıyla karşı karşıya kaldık. Karalama kampanyaları, iftiraları unutmadık.
Geldiğimiz noktada milletimize yemin ettiğimiz her projeyi yaptık. Bir kısmının inşasını süratle sürdürüyoruz. İzmir Körfez geçişini içeren İstanbul-İzmir otoyoludur. Feribotla 1 saati, ağır vakitlerde araçla 1,5 saati bulan İzmit Körfez geçişini Osmangazi Köprüsü’yle 5 dakikaya indirdik.
Sadece bu ayın birinci 22 gününde Osmangazi Köprüsü’nü günde ortalama Bay Kemal burayı uygun dinle 51 bin araç kullandı. Köprü ve otoyolunun araç garantisi oranı yüzde 116’ya yani garanti sayısının fazlaca üstüne çıkmış durumdayız. Çanakkale Köprüsü ile iki kıta içindeki geçişte yaşanan zahmete son vererek 6 dakikada ulaşım sağlıyoruz. Çağdaş, uygar olmak bu Bay Kemal.
Ana muhalefetim demekle bir yere varamazsın. Çanakkale Köprüsü’nün günlük araç ortalaması 8 binin üzerine çıktı. Milletimiz bu hizmetin konforuna alıştıkça araç geçiş sayısının her geçen gün artacağına işaret ediyor.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü, boğaz araç geçiş trafiğine Kuzey Marmara Otoyolu İstanbul trafiğine fazlaca büylük rahatlama getirdi. Araç geçişi 113 binin üzerine çıktı. Allah rahmet etsin Menderes Vatan Caddesi yaptığı vakit bu biçimdeın CHP’si ‘Buraya uçak mı indireceksiniz(‘ diyordu. Tıpkı baş. Değişen bir şey yok. Bana dedikleri şu, ismini niçin Yavuz Sultan Selim koydunuz? Ne koyacaktık? Kendi ismini khalbukiydınız d ediler. Ben öldükten daha sonra siz koyarsınız.
Biz tarihimizle gurur duyuyoruz. daha sonrasında gelen büyüklerimiz Yasal, Fatih Sultan Mehmet, Sultan Abdülhamid tarih yazdı. Sultan Abdülhamid 33 sene gram kaybetmeden Osmanlı’yı kaybetti. Artık utanmadan, sıkılmadan tarihçiyim diyenler malesef şecaat arzederken sirkatini söylüyorlar. Artık ülkemizin dünyadaki en itibarlı markalarından biri haline gelen İstanbul Havalimanı bu ayın birinci 22 günü 5 milyondan fazla yolcuyu ağırladı. Eşek ölür kalır semeri, insan olur kalır semeri. Sen ne yaptın ne onu söyle! İstanbul’da bir çeşmenin musluğunu çevirmekle açılış olmaz. Büyükşehir belediyeleriniz ne yaptı? Bir yol yapmaktan acizsiniz. Uygar olmak öteki, gayri uygar olmak apayrı bir şey.
Siz gelirken suyu ucuzlatacağınızı söylemiştin artık suya artırım yapıyorsunuz. İşte İstanbul’un belediye lideri olduğum vakit sizler suyun ne manaya geldiğini çok uygun biliyorsunuz. Sular akıyor muydu? Bütün bu işleri hallettik mi? Suyu ucuz fiyata İstanbul halkına verdik 1994’de. Bizdilk evvel bir daha CHP vardı. Onlarla suyu bulmak hakgetire
Antalya Havalimanımız. Burası da 20 bin 235 uçuşla 3,6 milyonu aşkın yolcuya hizmet verdi. Türkiye şu anda dünya ile yarışıyor. Sabiha Gökçen; Bay Kemal televizyon televizyon dolaşıyordu. Sabiha Gökçen için gereksinimimiz yok diyordu. Şu anda Sabiha Gökçen’den tıpkı devirde 13 bin 200 uçuş, 2,2 milyon yolcuyla o da bu kervana katıldı.
Şimdi biz ikinci pisti de yapıyoruz. Mayıs’ta ikinci pistimiz bitiyor. Yeni terminal binasını da yapacağız Sabiha Gökçen’e. Malezyalılar ‘Bırakın biz yapalım’ diyorlar. Daha evvel çıkmak istiyorlardı, fakat baktılar ki burasının maşallahı var. Bir taraftan terminalin imaliyle alakalı çalışmaların sonucunı vereceğiz. Malezyalılarla ortak mı yaparız, yoksa salt Malezyalılarla mı yaparız, karar vereceğiz.
Dünya havacılığı meselelerle boğuşurken bizim hava limanlarımız rekordan rekora koşuyor. Konfor var, ikram var hiç bir havalimanı ve havayollarında bizimkiler kadar kalite ikram yok. Sakarya’daki merasimde hizmete açtığımız yapıtlardan olan Kaynarca-Karasu yolunun 49 kilometrelik kısmı bölgedeki trafiği ağır biçimde rahatlatacaktır.
Ulaştırma projelerin açılışını kesintisiz sürdürüyoruz. Kaz dağları bölgesinde inşa ettiğimiz ortasında 5,7 kilometreyi bulan Assos ve Troya tünellerinin de yer aldığı 9,6 kilometre olan Ayvacık-Küçükkuyu yolunu açılışa açık hale getirdik. Kazdağı artık yangınlarla anılmasın istiyoruz.
Diyarbakır’da Güneybatı Etraf Yolunu, köprülü kavşakları ve köprülerini tamamladık 1 milyar liraya malederek. Malatya’da Hekimhan yolunu üstündeki 8 tüneli, 16 köprüsüyle hizmete almaya hazırlanıyoruz. Gaziantep’te güzergahı 25, 5 kilometreyi bulan Gazi Ray’ı bitirdik. İstanbul’da Kadıköy-Pendik sınırını bitirdik. Tüm bu projeleri Ekim ayı ortasında inşallah hizmete açmayı planlıyoruz.
Eser ve hizmet şöleninin açılışını önümüzdeki Pazar günü yapıyoruz. 183 milyar dolarlık ulaştırma ve haberleşme altyapısı nasıl kazandırdıysak, 2053’e kadar 198 milyar dolarlık ek ulaştırma ve altyapı yatırımıyla buluşturacağız.
Çarşamba günü ülkemizin en büyük sıhhat yatırımlarından biri olan Etlik Kent Hastanesi’nin açılışını yapıyoruz. Ankara’nın ikinci dev kent hastanesi.
Şu anda esasen tedaviler başladı. Çarşamba günü saat 14.00’de inşallah resmi açılışını yapacağız. Ne kadar çağdaş, harika bir kent hastanesine başkentimizi kazandırdığımızı bakılırsaceksiniz. Önümüzdeki hafta sonu ülke gündemindeki cemevlerinin toplu temel atma merasimlerini gerçekleştireceğiz.”