SALİHA SULTAN
Toplumsal medyada milyonlarca fotoğrafa eşlik eden veciz kelamların sahibi, ‘ABD’nin en tanınan ve en çok satan şairi’ Mevlâna Celaleddin Rumi Londra’da müzikale taşınıyor.
Türkiye’de Everes Yayınları’ndan çıkan ‘Eksildik Birer Birer’ romanının muharriri Cihan Sharma’nın bir kıssasına dayanan müzikal, Lübnanlı İngiliz müzikçi, oyuncu ve müellif Nadim Naaman tarafınca sahneye uyarlandı.
Naaman, The Guardian’a verdiği röportajda projeyi hayata geçirme emelini “Rumi mistik, neredeyse ilahlaştırılmış bir figür haline geldi. Ancak hakikat şu ki o dokunulmaz bir allahın tam tersiydi” kelamlarıyla anlatıyor. Pandemi sürecinde toplumsal medyada Mevlana’nın kelamlarının fazlaca daha fazla paylaşıldığını belirten Naaman, “Amacımız adamı (Rumi) efsaniçin çıkarmak ve onu insan olarak sunmak” diyor. Naaman, projenin arkasında yatan kanıyı de şöyleki aktarıyor:
“Bölgemizin terörizm, mülteciler, savaş üzere her vakit sıkıntılı olduğu dramalarda tasvir edilmesinden bıktık. Orta Doğu kıssalarının eksikliği var ve var olanlar hayali ya da yorumları fazlaca Hollywood biçimi. Aladdin, Mısır Prensi ve Yusuf üzere diziler var fakat tarihi olarak beyaz aktörler tarafınca, beyaz yaratıcı takımlarla oynanan ve neredeyse bir pastiş olan öyküler. Gerçek kalbe sahipler lakin gerçek değiller.”
Müzikalde Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Güney Asyalı 18 kişilik bir oyuncu takımı olduğunu söyleyen Naaman “Bir kültürel mirası tanıtmak için batı sahnesine bir Orta Doğu ikonu getirecekseniz, oyuncu takımınızın bunun bir kesimi olabilmesi daha hakikat geliyor” tabirlerini kullanıyor.
Naaman, müzikali izleyenlerin efsanenin ardındaki gerçek Mevlana’yı tanıyacağını kelamlarına ekliyor. Ortadoğu’nun önde gelen çağdaş bestekarlarından Katarlı Dana Al Fardan’ın bestelerine imza attığı ‘Rumi: The Musical’da yer alan 20 müziğin tamamının ise Mevlana’nın şiirinden ilhamla yazıldığı belirtiliyor. Müzikler Broadway Records tarafınca albüm olarak da dinleyicilerinin beğenisine sunuldu. Müzikalin dünya prömiyeri ise 23-24 Kasım’da İngiltere’de Londra Coliseum’da gerçekleşecek.
TANITIMDA ‘İRANLI ŞAİR’ OLARAK LANSE EDİLİYOR
‘Rumi: The Musical’ müzikalinin tanıtımında ise Mevlana ‘İranlı şair’ olarak tanıtılıyor. Mevlana, geçmişte Türkiye ve İran içinde biroldukca sefer tartışmalara niye olmuştu.
İran Türkiye’yi ‘İranlı Mevlâna’ya sahip çıkmak’la suçlamış, Türkiye’deki Mevlâna araştırmacıları ise Türk olduğunun kuşku götürmez bir gerçek olduğunu savunarak, ispat olarak da “Her ne kadar Farsça söylesem de, aslım Türk’tür benim” cümlesinin yer aldığı rubaisini sunmuştu. Lakin Türkiye ile İran 2016’da, Mevlânâ’nın Mesnevi’sinin UNESCO ‘Bellek Mirası’ listesine ‘2 ülkenin ortak mirası’ olarak kaydedilmesi için bir arada müracaatta bulunacağını deklare etti. Akabinde Afganistan şairin kendi topraklarında doğduğunu belirterek sürece itiraz etti. Akabinde Türkiye’nin UNESCO Ulusal Komitesi Afganistan, Avusturya, Bulgaristan, Almanya, Hindistan, Irak, İran, Pakistan, Özbekistan ve Tacikistan’la resmi yollarla irtibat kurarak müracaat hazırlığına başladı lakin bu süreçte UNESCO Dünya Belleği’ne kayıtları bir süreliğine askıya aldı. UNESCO’nun 21 Mayıs 2021’de tekrar adaylık kabülüne başlamasının akabinde Türkiye Eylül 2021’de ismi geçen ülkelerle bir istişare toplantısı daha yaptı. Son görüşmede adaylık belgesinin sunulacağı tarih netleştirilerek süreç bir daha başlatıldı.
Toplumsal medyada milyonlarca fotoğrafa eşlik eden veciz kelamların sahibi, ‘ABD’nin en tanınan ve en çok satan şairi’ Mevlâna Celaleddin Rumi Londra’da müzikale taşınıyor.
Türkiye’de Everes Yayınları’ndan çıkan ‘Eksildik Birer Birer’ romanının muharriri Cihan Sharma’nın bir kıssasına dayanan müzikal, Lübnanlı İngiliz müzikçi, oyuncu ve müellif Nadim Naaman tarafınca sahneye uyarlandı.
Naaman, The Guardian’a verdiği röportajda projeyi hayata geçirme emelini “Rumi mistik, neredeyse ilahlaştırılmış bir figür haline geldi. Ancak hakikat şu ki o dokunulmaz bir allahın tam tersiydi” kelamlarıyla anlatıyor. Pandemi sürecinde toplumsal medyada Mevlana’nın kelamlarının fazlaca daha fazla paylaşıldığını belirten Naaman, “Amacımız adamı (Rumi) efsaniçin çıkarmak ve onu insan olarak sunmak” diyor. Naaman, projenin arkasında yatan kanıyı de şöyleki aktarıyor:
“Bölgemizin terörizm, mülteciler, savaş üzere her vakit sıkıntılı olduğu dramalarda tasvir edilmesinden bıktık. Orta Doğu kıssalarının eksikliği var ve var olanlar hayali ya da yorumları fazlaca Hollywood biçimi. Aladdin, Mısır Prensi ve Yusuf üzere diziler var fakat tarihi olarak beyaz aktörler tarafınca, beyaz yaratıcı takımlarla oynanan ve neredeyse bir pastiş olan öyküler. Gerçek kalbe sahipler lakin gerçek değiller.”
Müzikalde Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Güney Asyalı 18 kişilik bir oyuncu takımı olduğunu söyleyen Naaman “Bir kültürel mirası tanıtmak için batı sahnesine bir Orta Doğu ikonu getirecekseniz, oyuncu takımınızın bunun bir kesimi olabilmesi daha hakikat geliyor” tabirlerini kullanıyor.
Naaman, müzikali izleyenlerin efsanenin ardındaki gerçek Mevlana’yı tanıyacağını kelamlarına ekliyor. Ortadoğu’nun önde gelen çağdaş bestekarlarından Katarlı Dana Al Fardan’ın bestelerine imza attığı ‘Rumi: The Musical’da yer alan 20 müziğin tamamının ise Mevlana’nın şiirinden ilhamla yazıldığı belirtiliyor. Müzikler Broadway Records tarafınca albüm olarak da dinleyicilerinin beğenisine sunuldu. Müzikalin dünya prömiyeri ise 23-24 Kasım’da İngiltere’de Londra Coliseum’da gerçekleşecek.
TANITIMDA ‘İRANLI ŞAİR’ OLARAK LANSE EDİLİYOR
‘Rumi: The Musical’ müzikalinin tanıtımında ise Mevlana ‘İranlı şair’ olarak tanıtılıyor. Mevlana, geçmişte Türkiye ve İran içinde biroldukca sefer tartışmalara niye olmuştu.
İran Türkiye’yi ‘İranlı Mevlâna’ya sahip çıkmak’la suçlamış, Türkiye’deki Mevlâna araştırmacıları ise Türk olduğunun kuşku götürmez bir gerçek olduğunu savunarak, ispat olarak da “Her ne kadar Farsça söylesem de, aslım Türk’tür benim” cümlesinin yer aldığı rubaisini sunmuştu. Lakin Türkiye ile İran 2016’da, Mevlânâ’nın Mesnevi’sinin UNESCO ‘Bellek Mirası’ listesine ‘2 ülkenin ortak mirası’ olarak kaydedilmesi için bir arada müracaatta bulunacağını deklare etti. Akabinde Afganistan şairin kendi topraklarında doğduğunu belirterek sürece itiraz etti. Akabinde Türkiye’nin UNESCO Ulusal Komitesi Afganistan, Avusturya, Bulgaristan, Almanya, Hindistan, Irak, İran, Pakistan, Özbekistan ve Tacikistan’la resmi yollarla irtibat kurarak müracaat hazırlığına başladı lakin bu süreçte UNESCO Dünya Belleği’ne kayıtları bir süreliğine askıya aldı. UNESCO’nun 21 Mayıs 2021’de tekrar adaylık kabülüne başlamasının akabinde Türkiye Eylül 2021’de ismi geçen ülkelerle bir istişare toplantısı daha yaptı. Son görüşmede adaylık belgesinin sunulacağı tarih netleştirilerek süreç bir daha başlatıldı.