Cengiz Çelik’in birinci kitabı Anahtar, raflardaki yerini aldı. Kısa vakitte okurun beğenisini kazanan roman, İstanbul’un tarihine mistik bir yorum getiriyor. Kitabın ana karakterlerinin, hem kendisinden birebir vakitte kuzeni Halit Ergenç’ten izler taşıdığını belirten muharrir, “Bu kitap çocukluk hayalimin gerçekleşmiş hali. Artık yazmadan durabileceğimi sanmıyorum” diyor.
Yazarlığa adım atmaya karar veren Cengiz Çelik, Siyah Beyaz Yayınları’ndan çıkan Anahtar isimli romanıyla birinci defa okurlarla buluştu. Uzun yıllar finans kesiminde çalışan, şimdilerde ise idare danışmanlığı yapan müellif, çocukluk hayalinin gerçekleşmiş hali olarak tanımladığı yapıtında İstanbul’un tarihine mistik bir yorum getiriyor.
Çocukluğundan bu yana daima olay ve olguların görünmeyen yüzlerine ve ardlarındaki gizeme derin bir tutku beslediğini söyleyen Çelik, “Gizem söylemiş olduğiniz şeyin ömrümüze bedel katan bir yanı var. Gizemin çözülmesi ise içimizdeki merakı, keşfetme tutkusunu yok ediyor. Tam da bu yüzden kimi şeylerin bilinmez, efsanevi kalması gerektiğine inanıyor ve okura bir anahtar sunarken ‘Her kilit açılmalı mı?’ diye soruyorum” diyor.
İSTANBUL TARİHİ TABANSIZ BİR KUYU ÜZERE
İstanbul’da yer üstünde olup günümüze ulaşan yapıtların yanı sıra, yerin altında olduğuna inanılan ve gizemini hâlâ koruyan pahaların kendisine ilham verdiğini belirten Cengiz Çelik, kitabın çıkış noktasını ise şöyleki anlatıyor: “Tarih tabansız bir kuyu üzere. Bilhassa de İstanbul’un tarihi. Balat’tan Kapalıçarşı’ya, Çemberlitaş’tan Galata’ya…
Bu topraklarda yüzseneler uzunluğu farklı medeniyetler hayatış. Çok eski devirlere ilişkin bu bedellere ulaşıp ele geçirmek için bir ortaya gelen farklı kümelere günümüzde de rastlıyoruz. Bu kümelerin hedefi eski mistik güçlere sahip olup yine İstanbul’un, hatta dünyanın hâkimi olmak. İstanbul’un, eski ismiyle Konstantinopolis’in altında yer alan tünellerde ne olaylar yaşanıyor tahminen de. İşte okura eşlik ettiğim macera, tam da burada başlıyor.”
KİTAP MÜELLİFTEN VE KUZENİ HALİT ERGENÇ’TEN İZLER TAŞIYOR
“Artık yazmadan durabileceğimi sanmıyorum” diyen Cengiz Çelik; kitabın ana karakterlerinin, hem kendisinden tıpkı vakitte kuzeni Halit Ergenç’ten izler taşıdığına değinerek şunları söylüyor: “Kitabın ana kahramanı Akın, aslında çocukluğumdan bu yana içimdeki keşfetme dileğinin dışa vurumu üzere. O kadar beklemiş ki bugüne kadar, yerinde duramayan fazlaca hareketli bir karakter. O denli ki kimi bazı benim onu değil, onun beni yönlendirdiği oluyor.
Akın bir ölçüde beni yansıttığı kadar Volkan karakteri de çocukluğumdan beri yanımda olan kuzenim Halit Ergenç’ten izler taşıyor. Bir biçimde ellerini birbirlerinin sırtından eksik etmeyen bu iki karakteri, Anahtar’dan daha sonra da görmemiz mümkün şüphesiz. Kendi ortasında bir sona ulaşan fakat bununla birlikte yeni bir başlangıcın da habercisi olan Anahtar’dan daha sonrasına Akın karar verecek.”
Yazarlığa adım atmaya karar veren Cengiz Çelik, Siyah Beyaz Yayınları’ndan çıkan Anahtar isimli romanıyla birinci defa okurlarla buluştu. Uzun yıllar finans kesiminde çalışan, şimdilerde ise idare danışmanlığı yapan müellif, çocukluk hayalinin gerçekleşmiş hali olarak tanımladığı yapıtında İstanbul’un tarihine mistik bir yorum getiriyor.
Çocukluğundan bu yana daima olay ve olguların görünmeyen yüzlerine ve ardlarındaki gizeme derin bir tutku beslediğini söyleyen Çelik, “Gizem söylemiş olduğiniz şeyin ömrümüze bedel katan bir yanı var. Gizemin çözülmesi ise içimizdeki merakı, keşfetme tutkusunu yok ediyor. Tam da bu yüzden kimi şeylerin bilinmez, efsanevi kalması gerektiğine inanıyor ve okura bir anahtar sunarken ‘Her kilit açılmalı mı?’ diye soruyorum” diyor.
İSTANBUL TARİHİ TABANSIZ BİR KUYU ÜZERE
İstanbul’da yer üstünde olup günümüze ulaşan yapıtların yanı sıra, yerin altında olduğuna inanılan ve gizemini hâlâ koruyan pahaların kendisine ilham verdiğini belirten Cengiz Çelik, kitabın çıkış noktasını ise şöyleki anlatıyor: “Tarih tabansız bir kuyu üzere. Bilhassa de İstanbul’un tarihi. Balat’tan Kapalıçarşı’ya, Çemberlitaş’tan Galata’ya…
Bu topraklarda yüzseneler uzunluğu farklı medeniyetler hayatış. Çok eski devirlere ilişkin bu bedellere ulaşıp ele geçirmek için bir ortaya gelen farklı kümelere günümüzde de rastlıyoruz. Bu kümelerin hedefi eski mistik güçlere sahip olup yine İstanbul’un, hatta dünyanın hâkimi olmak. İstanbul’un, eski ismiyle Konstantinopolis’in altında yer alan tünellerde ne olaylar yaşanıyor tahminen de. İşte okura eşlik ettiğim macera, tam da burada başlıyor.”
KİTAP MÜELLİFTEN VE KUZENİ HALİT ERGENÇ’TEN İZLER TAŞIYOR
“Artık yazmadan durabileceğimi sanmıyorum” diyen Cengiz Çelik; kitabın ana karakterlerinin, hem kendisinden tıpkı vakitte kuzeni Halit Ergenç’ten izler taşıdığına değinerek şunları söylüyor: “Kitabın ana kahramanı Akın, aslında çocukluğumdan bu yana içimdeki keşfetme dileğinin dışa vurumu üzere. O kadar beklemiş ki bugüne kadar, yerinde duramayan fazlaca hareketli bir karakter. O denli ki kimi bazı benim onu değil, onun beni yönlendirdiği oluyor.
Akın bir ölçüde beni yansıttığı kadar Volkan karakteri de çocukluğumdan beri yanımda olan kuzenim Halit Ergenç’ten izler taşıyor. Bir biçimde ellerini birbirlerinin sırtından eksik etmeyen bu iki karakteri, Anahtar’dan daha sonra da görmemiz mümkün şüphesiz. Kendi ortasında bir sona ulaşan fakat bununla birlikte yeni bir başlangıcın da habercisi olan Anahtar’dan daha sonrasına Akın karar verecek.”